Roma rakamları

Ümit ve Serkan ilkokul sonda orta okul seçerken ayrı okullara gitmek istediler. Seçtikleri okullar arasında temel farklar vardı. Ümit’in okulu Latince, Yunanca gibi eski diller ağırlıklı iken Serkan’ın okulu daha teknik ağırlıklı. Bunun dışında aynı derslerde ortak bir müfredat olacağını düşünüyordum ama yanılmışım. Aynı ders kitaplarını kullanmalarına rağmen konular iki okulda da çok farklı sıralarda işleniyordu. Ümit matematikte daha sene başında Roma rakamlarını öğrendi. Serkanlar bu sırada işlem önceliklerini görüyorlardı.

Ümit’le Roma rakamları konusunda üzerinde çalıştığımız problemler Roma rakamlarıyla yazılmış bir sayıyı onluk düzene çevirmek ve onluk düzende verilmiş bir sayıyı Roma rakamlarıyla yazmak türünde sorulardı. Kitapta yazan kuralları kullanarak çözmeyi denedik ve ilginç bir şekilde işe yaradı.

  • Daha yüksek değerli bir rakam daha düşük değerli bir rakamdan önce ise bu değerler toplanır: XI = X + I = 10 + 1 = 11
  • Daha düşük değerli bir rakam daha yüksek değerli bir rakamdan önce ise düşük değer yüksek değerden çıkarılır: CM = M – C = 1000 – 100 = 900

Kitapta yukarıdaki temel kuralların yanında şu kurallarda verilmiş:

  • Bir sayıda M, C, X, I yanyana en fazla üç kere bulunabilir.
  • Bir sayıda D, L, V birden fazla kullanılamaz. 
  • Verilen bir sayıyı Roma rakamları ile yazmaya çalışırken elimizdeki sayıyı sırayla şu sayıların toplamı şeklinde yazmalıyız: 1000, 900, 500, 400, 100, 90, 50, 40, 10, 9, 5, 4, 1.

Son kural için örnekler: 484 = 400 + 50 + 10 + 10 + 10 + 4 = CD + L + X + X + X + IV = CDLXXXIV   1299 = 1000 + 100 + 100 + 90 + 9 = M + C + C + XC + IX = MCCXCIX

Serkanlar aynı konuya geldiğinde bu kurallarla çalışmayı denedik ama olmadı. Örneğin 49 yazmak istediğimizde Serkan son kuralı kullanmak yerine IL (L – I = 50 – 1) gibi yöntemlere saplanıp kaldı. Bu tür sayıların yazılamayacağını gösteren kurallar koymayı denedim. Örneğin: I sadece V ve X rakamlarının solunda kullanılabilir. X sadece L ve C rakamlarının solunda kullanılabilir. C sadece D ve M rakamlarının solunda kullanılabilir.

Kurallar arttıkça Serkan daha çok zorlanmaya başladı. Belki de konsantrasyon sorunları yüzünden olmuyordu ya da kuralların önceliklerini tanımlamamış olmam sorun çıkarıyordu. Bunun üzerine başka bir yöntem aramaya başladım. Onluk düzende verilen bir sayıyı Roma rakamları ile yazmak için soldan sağa doğru tek tek basamaklar çevrilir ve bu işaretler birbirine eklenir. 1444 = 1000 + 400 + 40 + 4 = M + CD + XL + IV = MCDXLIV Bu durumda tabii ki her basamak için birden dokuza kadar sayıların nasıl yazılacağını bilmesi gerekiyordu ama bunu yine de denemeye karar verdim. 1-9: I, II, III, IV, V, VI, VII, VIII, IX 10-90: X, XX, XXX, XL, L, LX, LXX, LXXX, XC 100-900: C, CC, CCC, CD, D, DC, DCC, DCCC, CM 1000-3000: M, MM, MMM Bu tablonun oldukça düzenli olması da Serkan’ın bu yöntemi çabucak kavramasında yardımcı oldu. Kısa bir tekrardan sonra bütün sayıları hatasız çevirmeye başladı.

Roma rakamlarıyla verilmiş bir sayıyı onluk düzene çevirirken ikisi de pek sorun yaşamadı. Hatta bunun için özel bir kural kullandığımızı da hatırlamıyorum. Serkan’a bunu nasıl yaptığını sorduğumda yukarıda verilen kurallardan sonuncusunu kullandığını söyledi.

Serkan’ın kullandığı yöntemi bir de tablo yardımıyla açıklamaya çalışayım.

  • Roman rakamlarıyla verilen bir sayıyı onluk düzende yazmaya çalışırken elimizdeki sayınin rakamlarini soldan başlayarak aşağıdaki tabloya göre büyükten küçüğe doğru dönüştürmemiz lazım. Yani her adımda ya bir ya da iki rakamı çevireceğiz.
Roma rakamları onluk değer
M 1000
CM 900
D 500
CD 400
C 100
XC 90
L 50
XL 40
X 10
IX 9
V 5
IV 4
I 1

Örnek: MMCMLXXXIX

Tablodaki en büyük değerli sayı 1000, o zaman elimizdeki sayıda en solda M işareti var mı diye bakıyoruz ve bir tane var.

MMCMLXXXIX = M + MCMLXXXIX

Solda hala bir M olduğuna göre onu da sayıdan ayırabiliriz.

= M + M + CMLXXXIX

Şimdi solda bir adet C var ama tabloya göre C ile başlayan daha büyük bir sayıyı aramamız lazım, o da 900 (CM). Gerçekten de sayının solunda CM kombinasyonu bulunmakta.

= M + M + CM + LXXXIX

Tabloya göre L ile başlayan en büyük sayı 50 (L).

= M + M + CM + L + XXXIX

Yine tabloya göre X ile başlayan en büyük sayı 40 (XL) fakat sayımızın solunda bu kombinasyon yok. O zaman tabloda aramaya devam ediyoruz ve 10 (X) sayısını buluyoruz. Hatta bu işlemi iki kere daha yapabiliyoruz.

= M + M + CM + L + X + X + X + IX

Son olarak I ile başlayan en büyük sayı 9 (IX) ve bu kombinasyon sayımızda mevcut. Artık bütün işaretleri onluk düzene çevirebiliriz.

= 1000 + 1000 + 900 + 50 + 10 + 10 + 10 + 9 = 2989

 

Serkan’ın onluk düzende yazılmış sayıyı Roma rakamlarıyla yazarken kullanamadığı kuralı diğer yönde kullanıyor olması ilk başta garip geldi ama üzerinde durmadım. Çocuğun kullandığı yöntem doğru ve işe yarıyorsa iyidir bence. Bu yaştaki çocuklara herşeyin mantığını anlatmak pek işe yaramayacaktır. Ben Serkan’ın yaşındayken babam bana tek bilinmeyenli denklemleri anlatmaya çalışıyordu ve ben hiçbir şey anlamıyordum (x diye bir bilinmeyenin varlığını anlayamıyordum) ama bu matematik sorularını çözebilmemi engellemiyordu. Zamanla yeterli soyut düşünebilme becerisine ulaştım ve Serkan’ın da sadece zamana ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Benim görevim de, bu sırada çocukların kullanabileceği değişik yöntemleri onlara tanıtmak. Hepsini olmasa da bir kısmını kullanabileceklerdir ve belki bunları zamanla da anlayabilecekler.

Araştırma atölyesi

Geçenlerde yakınlarda mikroskop kulübü var mı acaba diye ararken daha önce defalarca gittiğim bir müzede düzensiz aralıklarla küçük araştırmacılar için bir atölye çalışması yapıldığını öğrendim. Internet sitesindeki açıklamalarda çocukların stereomikroskoplarla çalışabileceği ve mikroskoplarla çekilen fotoğrafların çıktısının alınabileceği ya da dosyaların kopyalanıp alınabileceği yazıyordu.

Bu sabah erkenden Bad Dürkheim’a doğru yola çıktık. Saat 10 gibi Naturkundemuseum’a vardık. Bizden başka sadece görevliler vardı. Önce ara kattaki mikroskoplarda dün bahçeden topladığım çiçeklere baktık. Az da olsa çocukların ilgisini uyandırmayı başarmıştım. Sonra çeşitli kristallerin sergilendiği bölümden geçtik ve atölyeye indik.

Bu ayın konusu toprağın üstündeki ve altındaki küçük canlılardı. İsteyen çocuklara plastik kaplar ve küçük kürekler veriliyor ve çocuklar da müzenin bahçesinde küçük kazılar yapıp bulduklarını bu kaplara dolduruyorlar. Sonra toplanan hazinenin ilginç kısımları daha küçük kaplara konularak mikroskop altında incelemeye alınıyor. Çocuklar bulgularla ilgili protokoller hazırlıyor ve gördükleri canlıların ne olduklarını tahmin etmeye çalışıyorlar.

P1190463

Kullanılan mikroskopların biri kamera sistemiyle bilgisayara bağlıydı ve bu sayede bazı örneklerin fotoğrafını çekme imkanı bulduk. Müze çalışanları oldukça yardımcı oldular ve kendilerinden bazı ilginç şeyler de öğrendik. Örneğin karıncaların yaprak bitlerini korumak için uğur böceklerine saldırmaları, örümceklerin göz sayılarının farklı olabileceği ya da çok bacaklıların hangi gruba ait olduklarının kabaca nasıl anlaşıldığı gibi şeyler.

P1190459

Serkan’la Ümit’in oldukça hoşuna giden bu sabah etkinliğini hediyelik reyonunda yaptığımız alışverişle sonlandırıp eve döndük. Çocuklar kendilerine birer kristal aldılar, ben de bir adet köpekbalığı dişi. Etikete göre 65 milyon yaşındaymış.

Aşağıda mikroskop ile çektiğimiz bazı fotoğraflar görülebilir. Kelebek fotoğrafları için müzenin sergilediği kelebek preparatlarını kullandım. Evet, bunları kullanmamıza da izin verdiler. Diğer örnekler müze bahçesinden ödünç aldığımız canlılara aitler.

Mavi bir kelebeğin kanat pulları. Mavi renk tamamen ışığın kırılmasından geliyor, yoksa pullarda mavi pigment yok.
Mavi bir kelebeğin kanat pulları. Mavi renk tamamen ışığın kırılmasından geliyor, yoksa pullarda mavi pigment yok.
Bahçede çocukların bulduğu bir örümcek ve gözleri
Bahçede çocukların bulduğu bir örümcek ve gözleri
karınca
karınca
Müze bahçesinde bulduğumuz Gustav
Müze bahçesinde bulduğumuz Gustav
tavus kelebeği kanat pulları
tavus kelebeği kanat pulları

 

Not: Şimdilik kendime mikroskop almak yerine bu müzenin hizmetlerinden faydalanmayı düşünüyorum. Leica marka mikroskoplar, fotoğrafları kaydetme imkanları ve kişi başı sadece 2€ olan giriş ücreti ile şu an daha ekonomik bir çözüm düşünemiyorum.

Kargalar

Mart sonu Nisan başı tatil için İstanbul’a gitmiştik. Tatilden kasıt tabii ki akrabaları, arkadaşları görmek ve biraz da alışveriş yapmaktı.

Otel Mama’daki sabah kahvaltılarının birinde pencereden dışarı baktığımda garip bir şey gördüğümü sandım önce. Dikkatlice bakınca aslında çok normal bir sahne olduğunu fark ettim. Bir karga bir aracın üzerinde yemek yiyordu. Daha da dikkat edince ilk bakışta garip gelen şeyi de anladım. Aracın üzerinde açılmış bir cips paketi vardı ve karga da cips yiyordu. Kendi kendime sorulara başladım tabii ki. İnsanlar kargalara yemek verebilir ama neden bi aracın üzerinde versinler ki? Ayrıca neden cips paketiyle versinler?

P1190407

Ertesi gün kahvaltıda yine aynı araca baktım. Bir önceki güne benzer bir sahne beni bekliyordu.

P1190404

Sonraki günlerde ise araç aşağıdaki yerinde değildi ve araçla beraber kargalar ve cips paketleri de gitmişti. Tabii ki değirmenin suyunun nereden geldiği çok açıktı.

P1190402

Apartmanın altındaki bakkaldan yürütüyorlardı paketleri. Ziyafeti de yeterince yüksek bir aracın üzerinde çekiyorlardı. Bunu yakınlarda çok daha gizli ya da erişilmez bir yerde yapmak yerine, neden bakkalın yanında park eden bu aracın üzerinde yaptıklarını anlayamadım ama. Belki de bakkalın karizmasını hedef alan bir hareketti ve sanırım bunun cevabını hiç öğrenemeyeceğim.

Origami

Origami kağıtları genelde kare şeklinde olur. Yapılan modeller ise her zaman kare şeklinde bir kağıtla başlamaz. Bazen dikdörtgen bazen de ikizkenar dik üçgen şeklinde bir kağıtla başlar. En son denediğim model ise eşkenar üçgen şeklinde bir kağıtla başlıyordu. Bu sırada aklıma aşağıdaki problem geldi.

 

Verilen kare şeklinde bir kağıttan, yalnızca katlayarak ve makas kullanarak bu karenin içine sığan en büyük eşkenar üçgeni elde edin.

İletişim – Su bitti

Büroda A ve B kişileri arasından aynen bu şekilde geçen bir konuşmaya önce şahit sonra da dahil oldum.

A – Su bitti.

B- Efendim?

A- Su bitti.

B- Nasıl bitti?

A- Bürodaki su şişelerinin hepsi boş.

B- Eee, bana ne?

Ben- (B’ye dönerek) Su almaya gitmeni istiyor.

A- Aynen.

 

A, B’nin uzun zamandır su alma işini yapan iki kişiden biri olduğunu gözlemleyerek, bu işin B’nin görevlerinden biri olduğu sonucuna ulaşmış. B’nin ise tabii ki kendine verilmiş ya da kendisi tarafından üstlenilmiş bir su taşımacılığı görevi yoktu. A’nın böyle bir sonuca ulaşabilmesini ise dakikalar sonra bile anlamsız bulup benim bunun nasıl anladığımı sordu. Ben de kendisine ne yazık ki A ile bu türde gerektiğinden çok iletişim denemesinde bulunduğumu ve A’nın nasıl düşündüğünü bildiğimi anlattım. Bakalım B buna alışabilecek mi?