Ödev

– “Hocam, ödevleri kontrol ettiniz mi?”

– “Evet, okudum ödevleri. Bugün sizinle ödevlerinizi konuşmak istiyorum. Hepsini ayrı ayrı işlemek çok uzun olacağından sadece birine bakacağız. Bu ödev diğerlerinden farklı olarak hızlı başlamış ve ardından çok yavaş ilerlemiş. Yine de ödev size verilen sürede bitmiş ve istenen sonucu da elde etmiş. Neden böyle bir seçim yaptığını sınıfa anlatmak ister misin CC?”

– “Ödevin girişi hızlı oldu çünkü kalan kısmın başarılı olabilmesi için zamana ihtiyacım olacaktı.”

-“Neden zamana ihtiyacın olduğunu düşündüğünü de arkadaşlarına açıklamak ister misin?”

-“Tabii. Ödevimde sonucun bulunmasını tesadüfe bırakmak istedim. Bu nedenle uzun zamana ve büyük bir alana ihtiyacım vardı.”

Sınıfta birden ateşli bir tartışma başladı. “Neden böyle bir riske girdin ki?” “Bütün kurallar verilmişti zaten, basit parametrelerle bu kuralları bulacak bir yöntem tasarlamak çok kolaydı.” “Hem öyle yapsaydın işin çok daha çabuk bitecekti.”

-“Ödevlerde gördüğüm ortak özelliklerden biri de buydu. Disiplin sağlamak için kullanılan yöntemler. Tehditler, cezalar. İşe de yaradılar tabii ki. Senin ödevinde de buna benzer yöntemler var, bunu biraz açıklasana.”

-“Aslında öyle bir planım yoktu ve uygulamadım da. Anlaşılan belli şartlar oluştuğunda sistemler kendiliğinden bu durumlara evriliyor.”

Bunun üzerine arka sıralardan bir ses yükseldi.

-“Bunun ne demek olduğunu biliyor musun peki?”

-“Elbette biliyorum. Eğer bundan korkacaksak ama bu okulda ne işimiz var?”

-“Peki CC, şimdi ödevinin sonucu nasıl bulduğunu da kısaca anlat. Diğer ödevlerdeki gibi disipline ulaşan topluluklar mı hedefe ulaştı?”

-“Evet, o gelişmeler farkında olmadan çok işlerine yaradı, birçok şeyi çok hızlı buldular. Kendi aralarında, hatta çevrelerine karşı verdikleri yarış da çok etkili oldu. Bence ödevdeki tesadüfi etmenler iyi bir seçim oldu. Yalnız bu mücadeleler aynı zamanda onları asıl hedeften de saptırdı. Bu sırada bu yola sapmayan, çok daha ilkel varlıklar basit kuralları çözmeye ve onları kullanmaya başladılar. Tabii ki bu varlıkların ilkelliği nedeniyle bu yeteneklerin gelişmesi ve yayılması çok yavaş oldu, fakat sonunda resimde de gördüğünüz A12C47 adını verdiğim tür bütün temel kuralları buldu ve ödev de bitti.”

-“Arkadaşınızın bu ödevini incelemeniz için onun birer kopyasını size de dağıtacağım. Bir hafta sonra bu kopyalar dahil büdün ödevleri toplayacağım ve yazılı raporlar dışında ödevler ve dolayısıyla da ödevlerde kullanılmış her şey imha edilecek. Çocuklar, hepinizin ödevi istenen şartları sağladığına göre bu sınavı başarıyla verdiniz ve bir sonraki sınava katılma hakkını kazandınız. Gösterdiğiniz gelişmeden çok memnun olduğumu da söylemek istiyorum. Haftaya görüşmek üzere.”

Öğrenciler masadaki raporları alıp çıkarken öğretmen de onları dikkatlice izliyordu. Bir hafta sonra bu evrenlerin çoğu çoktan unutulmuş olacatı. İçlerinden bir iki tanesi ise şimdiden ilginç sorular sormaya başlamıştı. Belki de kuralları çözecek kişi bunların arasından çıkacaktı. Birden hayalleri hafif bir korkuyla kesildi. Masada alınmayı bekleyen ödevlere baktı ve sonra da gülümsemeye başladı.

Yazılım

“… Bu alanda başarılı olmak için bulabildiğiniz her şeyi okuyun. Klasik sayılan örnekler diğerlerine göre daha kolaydır, başlangıç için onları seçebilirsiniz. Bilinmeyen örneklerle daha sonra ilgilenmenizi öneririm. Tatilde dinlenmeyi de unutmayın tabii. Dersimiz bitti, bir sonraki dönemde tekrar görüşmek üzere.”

– Tatilde kimi okumayı düşünüyorsun?

– W.C. buldum. Onu okuyacağım. Klasik hem. Sen kimi düşünüyorsun?

– Ben C. K. okumaya başladım. Çok enteresan. Mesela şu pasaja bak. Heralde şu olaylarla ilgili olmalı, hani geçen hafta anlattığım.

Cep telefonunu çıkarıp arkadaşına işaretlenmiş bir yer gösterdi.

– Hmmm, A-C-G-G-C-C-T-C-C-A? Hangi kromozomdu bu? Ha gördüm, tamam. Çok ilginç.

– Devamını da oku, asıl orası bomba.

– Ay, felaketmiş ya. Hiç güleceğim yoktu. Neyse ki anne ve babası böyle bir şeyin mümkün olduğunu bilmiyordu. Bu çağda kimse böyle bir çocuk riskine girmez heralde.

– Evet ya. Bunun gibi daha bir sürü pasaj var. İstersen sana da bir kopyasını verebilirim.

– Önce şu elimdekini bitireyim de.

O sırada yanlarından geçen Marcel’i gördüler.

– Hey Marcel, sen kimi okuyorsun?

– Söylemem.

– Söyle ya, gülmeyiz.

– Söyleyemem.

– Nasıl söyleyemem? Yoksa yasaklı biri mi?

Neredeyse fısıldayarak:

– Nereden buldun?

– Evde laboratuvarım var.

– Eğer düşündüğüm şeyi yaptıysan hemen okumayı bırak. Çok tehlikeli bir yoldasın.

Marcel cevap vermek için arkadaşına bir baktı ve sadece yoluna devam etti.

Proje

Tanrı adeti olmamasına rağmen o gün meleklerin üzerinde çalıştığı projeyi incelemeye karar verdi. Bu projeye çok önem veriyordu.

+ Nasıl gidiyor? Bir sorun yoktur umarım.

– Efendimiz? Sizi burada beklemiyorduk. Lütfen şaşkınlığımızı affedin. Eee, elimizden geleni yapıyoruz tabii ki.

+ Elimizden geleni yapıyoruz? Evreni yaratırken bu kadar zorlandığınızı hatırlamıyorum.

– Merak etmeyin, yetiştireceğimizden şüpheniz olmasın.

+ Özgür irade sorununu nasıl hallettiniz?

– Siz nasıl olsa olacak her şeyi bildiğiniz için buna gerçekte gerek yok diye düşündük.

+ Nasıl yani? Kutsal kitaplar çoktan hazırlandı bile. Bu kadar insanı özgür irade masalıyla kandıracağımı mı düşündünüz? Mahşerde bunu yüzüme vururlarsa ne diyeceğim peki? Derhal bu konuya öncelik vermenizi istiyorum.

– Hemen efendim. Bunu dışarıdan ya da vücutlarından gelen etkilere tepki olarak meydana çıkan düşünceler şeklinde programlayabiliriz. Böylece bütün alemin hareketini bildiğinizden düşünceleri de şimdiden bileceksiniz ve de onlar da özgür iradelerine inanacaklar. Bunu kolayca yapabiliriz.

+ Buna kanmayacaklardır. Durup dururken bir şey düşünmek isterlerse ne yapmayı düşünüyorsunuz?

– Durup dururken mi? Böyle bir şey olabilir mi? Alemdeki her etkileşimin bir nedeni yok mu? Düşünce de beyindeki bazı etkileşimler olduğuna göre onların da bir nedeni olmalı.

+ Eğer özgür irade izlenimi vereceksek çok daha inandırıcı olmalı.

– O zaman şöyle bir şey yapsak? Bir etki olmadığı zaman beyin bir fikir üretsin. Örneğin hafızada kayıtlı duran bilgilerden rastgele birini seçsin ve o düşünce de zincirleme tepkimeyi başlatsın.

+ Dikkat edin çok rastgele olmasın yoksa rüyadan ne farkı olur?

– Daha önceki düşünceleri küçük bir listeye koyalım. Böylece tam rastgele olmaz, yakın geçmişte düşünülmüş fikirler daha sık düşünülebilir. Belki bunun bir faydası bile olabilir. Bir düşünce kullanıldıkça onun puanını artırabiliriz, bu şekilde daha sık seçilmesi sağlanabilir ama o zaman listedeki fikirler diğer olası fikirlerin asla düşünülmemesine yol açabilir.

+ O zaman rastgele bir düşüncenin listeye girmesini kolaylaştırın. Hatta bırakın o kararı da kendi versin yani puanlamayı kendisine bırakın. Bir program bu aday düşüncelerin bir nevi tadına baksın ve puanlasın. Bu işlem kısa ve yüzeysel olsun ama, farkedilmesin.

– Bunu programlamak da kolay. Mükemmelsiniz efendim.

+ Bİliyorum.

Tanrı, proje odasından çıkarken “bu sefer sonuç ne olacak acaba?” diye merak etmeye başlamıştı bile.

Geri dönüş

Sarskerler onbin yıl önce gezegenlerinden sürülmelerini hala unutamamışlardı ve bir gün geri döneceklerinde emindiler. Bugün onlar için önemli bir gündü. Sonunda birleşmiş gezegenler federasyonu genel kurulu Sarskerlerin isteği üzerine toplanmıştı ve bu geri dönüş konuları oylanacaktı.

Oturumlarda katılım çok fazla olduğundan teklifler seri halde oylanmakta ve oylama sonuçları da hemen yürürlüğe girmekteydi.

– Oylamaya sunulan teklif 10345. Her topluluğun geçmişteki, kendi gezegeninde yaşama hakkı vardır ve istedikleri zaman eski gezegenlerine geri dönebilirler. Oylama sonucu: Kabul edilmiştir.

– Oylamaya sunulan teklif 10345. Her topluluğun geçmişteki, kendi gezegeninde yaşama hakkı vardır ve istedikleri zaman gezegenlere geri dönebilirler. Oylama sonucu: Kabul edilmiştir.

– Oylamaya sunulan teklif 10346. Daha önce bir gezegende yaşayan bir topluluk, o gezegene geri dönmek isterse o gezegende o anda yaşayan topluluk o gezegene eğer başka bir gezegenden gelmişlerse ya hemen geldikleri gezegene geri döneceklerdir ya da yönetimi derhal gezegene geri dönen eski topluluğa birakacaklardır. Oylama sonucu: Kabul edilmiştir.

Sarskerlerde sevinç gösterisi başlamıştı bile. Sonunda binlerce yıllık hayalleri gerçek oluyordu.

– Oylamaya sunulan teklif 10347. Sarskerler X132 gezegenine geri dönmek istiyorlar. Kabul edenler? Etmeyenler? Kabul edilmiştir.

Sarskerlerin sıralarından ağlamalar, sevinç çığlıkları yükselmekteydi.

– 10347 numaralı teklif sonuçları: X132 gezegeninde yaşayan Hartkensler! Eski gezegeniniz A453’e mi dönmek istiyorsunuz yoksa Sarskerlerin idaresi altında mı yaşamak istiyorsunuz? Hartkensler A453’e dönmek istiyor. İşlemler başlasın.

– 10347 numaralı teklif sonuçları: A453 gezegeninde yaşayan Trusetanlar! Sizin seçiminiz ne olacak? Anlaşıldı! Trusetanlar da G431 gezegenine geri dönmek istiyor. Derhal yürürlüğe konulsun.

Herkes başka bir toplumun yönetimine girmektense eski gezegenine dönmeyi seçiyordu. Yarım saat sonra bütün topluluklar bulundukları gezegenlerden kalkan gemilerle uzaya çıkmıştı. X132 gezegeni de artık çok daha eskiden orada yaşayan daha küçük bir topluluğun yeni yerleşim merkezi olacaktı. Tam bu sırada kurula bir teklif daha sunuldu.

Oylamaya sunulan teklif 10348: Bundan yirmibin yıl önce X132 gezegeninde Yrkasiaslar yaşıyordu. Kabul edenler? Etmeyenler? Kabul edilmiştir. Yrkasiaslar ayrıca X132 gezegenine geri dönmeyi istemekteler. Bu durumda Sarskerlerin şu anki gezegenlerine dönme şansları kalmadığından mecburen Yrkasiasların yönetimi altında X132 gezegeninde yaşamak zorunda kalacaklar. Oturum kapanmıştır.

Vizite

Dünden beri yanımdaki yatakta yatan yaşlı adamın ağzından, sürekli konuşan eşinin aksine hiçbir kelime çıkmamıştı. Bu sabah viziteye başhekim de gelmişti. Asistanları kısaca dinledikten sonra konuşmaya başladı:

Günther bey, dün evde düştükten sonra dün gece sizi buraya getirdiler ve yatırdık. Filmlere göre sağ böbreğinizde, karaciğerinizde, bağırsaklarınızda ileri derecede kanser var. Bunları biliyorsunuz zaten. Göğüs kısmındaki şiddetli ağrılarınızın nedeni ise kırılan kaburganız. Bunun için sizi bugün ameliyat edeceğiz.

Günther yine bir şey demedi. Başhekim devam etti.

Boyunuz ve kilonuz lütfen?

Bir yetmişsekiz ve ellisekiz kilo.

Ameliyat öğleden sonra yapılacak. Şimdi dinlenin biraz. Ağrı kesiciye ihtiyacınız var mı?

Günther kafasını hayır anlamında salladı ve sessizce oturmaya devam etti. Doktorların odadan çıkmasıyla beraber eşi hemen kaldığı yerden devam etti.

Duydun mu? Sadece kaburgaymış, ameliyat da kolaydır. Ne düşünüyorsun?

Hayal kuruyordum.

Nasıl bir hayal?

Günther elini tutan eşinin eline baktı ve “Gerçekleşti bile” dedi.

Belirsizlik

Marika, Rihon’la buluşmasına on dakika gecikeceğini farkettiğinde Rihon’a bu beraberliğin yürümeyeceğini söylemenin kolay bir yolunu arıyordu. Belki de bunu boşu boşuna dert ediyordu. Ne de olsa aralarındaki sorunları o da görmüş olmalıydı.

Giyinip evden çıktı. Tren istasyonundaki pastaneden kahvaltı için hamur işi birkaç şey aldı. Trene bindi ve kimseyi göremeyeceği bir şekilde boş dörtlü koltuklardan birinde pencere yanına oturdu, dışarıyı seyretmeye başladı.

İşe geldiğinde artık tanıdık yüzlerden kaçma şansı kalmamıştı. Hangi tanıdık yüzden kaçmaya çalıştığını da bilmiyordu. Şimdiki mi, bir yıl sonraki mi yoksa on yıl sonrası mı? Kendisine bakanlar hangisini görüyordu acaba? Odaya girdiğinde kendisine nasılsın diye soran iş arkadaşı acaba nezaketen mi böyle sormuştu yoksa yirmi yıl sonra yakalanacağı kanseri mi kastetmişti? Artık iyiyim cevabı eskisinden daha da anlamsız bir hal almıştı. En iyisi kimseyle konuşmadan işlerini bitirmekti ve böyle de yaptı.

Akşam iş çıkışı restorana vardığında Rihon kendisini iki kişilik bir masada on dakikadır bekliyordu.

– Umarım çok bekletmedim.

– Yok, biliyordum zaten. Yine de erken gelip bir şeyler içeyim dedim.

– Konuşmamız lazım.

– Evet.

– Dayanamıyorum artık. İlişkimizde bir gelecek göremiyorum.

– Neden ama? Bence bunlar ufak tefek sorunlar. Zamanla geçecekler de.

– Dayanamadığım şey geçip geçmemeleri değil, gelecek olmaları. Bunları bilmek, beklemek. Hangisine göre karar vereceğimi bilemiyorum.

– Dört yıl boyunca bir sorun yok gibi görünüyor ama. Sence de öyle değil mi? Bu zamanı beraber, mutlu geçirebilirdik en azından.

– Üzgünüm ama ben bu dört yılı beş ya da on yıl sonrası yokmuş gibi yaşayamam. Bu konuda kesin kararımı verdim ben. Ayrılmalıyız.

Rihon bunun üzerine kafasını onaylar şekilde hafifçe salladı ve siparişlerini vermek için garsonu çağırdı.

Gelecek

Utsah, odasında hafta sonu ne yapabileceğini düşünürken bilgisayarının ekranında kendisiyle görüşmek isteyen bir çiftin beklediği uyarısı belirdi. Birden içinde yükselen endişe, hafta sonu için hala karar verememiş olduğuna daha da üzülmesine neden oldu. Uzun zamandır bir randevu olmamıştı ve neredeyse Aile Planlama Danışmanlığında çalıştığını bile unutmuştu. Hemen programdan ihtiyacı olan istatistikleri hazırlamasını istedi ve dışarıdaki çifti odasına davet etmek üzere koltuğundan kalkıp kapıya yöneldi.

– Buyrun, …

– Nirapada. İyi günler.

– Şöyle geçin lütfen.

Çift kendilerine gösterilen sandalyelere oturduktan sonra Utsah da yerine oturdu. Kısaca ekrandaki bilgilere baktıktan sonra konuşmaya başladı.

– Sigorta bilgisayar sistemi verilerinizi inceledi ve risk tahminlerini hazırladı. Sizi bu konuda bilgilendirmeliyim. Sonuçlara göre eğer çocuk yaparsanız mühendisliğe eğilim olasılığı yüzde 27 olacak. Sanata eğilim beklentisi ise yüzde onaltı. İstatistik ve sigortaya yatkınlığı ise sadece yüzde sekiz.

Bunu duyan çiftin yüzü biraz asıldı. Utsah ekrandaki istatistiklere bakıp, kalan bilgileri iyimser mi yoksa normal bir şekilde mi versem acaba diye kısaca düşündü. Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.

– Yirmi otuz yıl içinde tabii ki bu meslekleri şu an uygulayan insanların bir kısmı emekli olacak, ölecek ya da belki de hapiste olacak. Bunun gibi nedenlerden ötürü bu mesleklerdeki gelecekteki azalma istatistikleri de bu tablodaki gibi hesaplanmış. Tabii ki ilk sütunlardaki değerler ortalama değerler. Diğer sütunlara bakarsanız standard sapmaların hiç de az olmadığını göreceksiniz. Kararınızı verebilmeniz için bilmek istediğiniz başka bir şey varsa size elimden gelen yardımı vermeye hazırım.

– Huzurlu bir geleceği olacaksa çocuk yapmak istiyoruz tabii ki ama mühendislik bile çok riskli oldu artık. Tabii ki sigortacı olmasını isteriz ama sanatçı olsa da mühendislikten iyidir. Uzun zamandır çocuk yapmak istiyoruz ve gelecek tahminleri bizim için ilk kez bu kadar iyi görünüyor. Belki de bu şansı hemen kullansak iyi olur.

– Eğer istatistikler konusunda başka bir sorunuz yoksa ve …

– Teşekkürler, bu kadar matematik bilgimiz var.

– Peki, tabii ki kararınızı hemen vermek zorunda değilsiniz. İstatistikler her gün değişiyor ama normalde öyle büyük bir değişiklik değil. Değişim bilgileri de ekler kısmında mevcut zaten.

– Hmmm, evet dediğiniz gibi görünüyor ama sanırım biz kararımızı verdik zaten. Bu konuda sürekli düşünmek, hesap yapmak hayatımızı iyice zindana çevirdi zaten. Bir çocuğumuzun olmasını çok istiyoruz. Evet, çocuk yapmak istiyoruz.

– Peki o zaman. Şu formu doldurursanız, danışmanlık işlemlerini bitirmiş oluruz. Ondan sonrası için size bol şans dilemekten başka bir şey kalmıyor.

– Teşekkür ederiz.

Sancılar başladığında Nirapada’nın eşi hemen doktoru aradı ve doktor da hastaneye durumu bildirdi. Hastane adrese bir ambulans gönderdi ve onbeş dakika sonra Nirapada hastanede doğumu yaptıracak ekiple beraberdi. Doğuma daha vardı ama. Doktor Nirapada’ya yapılacak işlemleri, gelip giden sancıların arasında tek tek anlamaya çalışıyordu. Nirapada sancılardan mı yoksa bozuk olan morali yüzünden mi bilinmez, pek tepkisiz bir şekilde doktoru dinliyordu. Danışmanla görüşmeden sonra bütün işler ters gitmişti. Artık sanatçılar da eserlerini sigortalatmak zorundaydılar. Sigortaların ele geçirmediği hiçbir üretim ya da hizmet sektörü kalmamıştı. Her meslekte yapılan ufak bir hata çok pahalıya mal olmaktaydı ve bu yüzden hemen hemen her çalışan çok huzursuzdu. Sigortacılar hariç. Çocuğunun tek şansı sigortacı olmasıydı artık ama genetik bilgilerinde bir değişiklik olmadığından sigortaya eğilmesi şansı hala küçüktü. Buna karşın bilimdeki gelişmeler danışmanın verdiği istatistikleri de yavaş ama sürekli çocuğunun aleyhine değiştirmekteydi.

Ertesi gün doğum komplikasyonsuz geçti. Nirapada yatakta ziyaretçilerinin tebriklerini kabul ederken, etrafındaki şekillerin endişeli görünüşlerine hiç anlam veremeyen Dugal, annesinin kucağında geleceği düşünmeden, huzur içinde uykuya daldı.