Her ne kadar Ümit’le Serkan zamanlarının çoğunu akıllı telefonlarında ya da tablette oyun oynamakla geçirse de ne zaman bahçeye iniyorum desem hemen peşime takılırlar. Bahçe serüveni ise genelde üç dakikayı geçmez ve hemen bir bahaneyle içeri kaçarlar. Bu yaşta bu işler tabii ki çok sıkıcı geliyordur onlara.
Son günlerde Ümit ödevlerinin de az olması nedeniyle bana bahçede daha sık yardım etmeye başladı. Tabii şimdilik buna tam yarım denemese de hata bende. Daha çocuğa neyin ne olduğunu göstermedim. Kendisi haftalarca mısır diye soğan yetiştirmiş birisi.
Ümit: Baba ne yapayım şimdi?
Ben: Çiçekleri sulayabilirsin.
Ümit: Hangilerini?
Ben: Örneğin şu an üzerine bastığını.
…
Ümit: Şimdi ne yapayım?
Ben: Yaban otlarını yolabilirsin.
Ümit: (Hemen yanındaki otların boynuna Homer Simpson’ın Bart’a yaptığı gibi sarılır). Ot yolmaya bayılıyorum.
Ben: İyi de onlar yaban otu değil Ümit.
Ümit: (Kızgın bir sesle) Yaban otlarını tanımıyorum işte.
…
Ben: Çeşmeden su getirebilir misin?
Ümit: Hemen.
Çeşmeden gelene kadar yolda Serkan’la su savaşı yapıldığından gelen su kovasının dolu kısmını görmekten başka şansım yoktur.
Ben: Şimdi de yolun kenarındaki otları yolabilir misin?
Ümit: Düşündüm de, sanırım öğretmen yarına ödev vermişti. Onu yapabilir miyim?
Ben: Elbette, yardımların için teşekkürler.
Ümit: Sorun değil, ne zaman yardım istersen söyle!
Sanırım iyi niyetini biraz daha bilgi ve tecrübeyle desteklesem hiç fena olmayacak ama böyle yaparsam bahçe hayatım eskisi kadar komik olmayabilir.