Bu yıl başında yaptırdığım biyopsilerden sonra üroloğa kontrole gittiğimde bana şunu dediğinden eminim: “Sonuçlar iyi. Kanser değil. Bir sonraki kontrolü ekimde yaparız. Aralıkta da ameliyat için randevu alın, geçen sefer yapılan işlemin aynısı yapılacak.”
Yani ben böyle anladım. Sonuçta atipik hücrelere rastlanıldığı için her yıl aynı kontrollerin yapılması da bana hiç anormal gelmedi. Doktor o muayenede bana ameliyat için alt bir kağıt da vermişti. Açıkçası pek dikkat etmedim kağıda, üzerinde anlaşılmaz bir iki kelime ve daha da anlaşılmaz bir imzadan başka bir şey yoktu. Muayenehanedeki hemşirelere bunu gösterdiğimde o kağıdı benden aldılar ve alt kattan ameliyat için randevu almamı söylediler. Hatta geç kalmamamı bile söylediler. Bu bana ilginç gelmişti, çünkü geçen sene randevuyu iki hafta kala çok rahat almıştım. Bu senenin tek özelliği ise korona yılı olmasıydı. Belki daha az ameliyat yapacaklardır diye düşünüp nedenini sormadım.
Yazın bu randevu sorunlarıyla pek ilgilenmedim. Eylül geldiğinde artık şu kontrol muayenesi için randevu alayım bari dedim ama telefonla muayenehaneye ulaşmak bir türlü mümkün olmadı. Sürekli meşgul. O zaman kendime sormaya başladım. Neden muayenehaneler kendilerinde kayıtlı hastalar için online randevu sistemi kurmuyorlar acaba? Telefonun tamamen kalkmasına da gerek yok, bazı hastalar telefonda önce bilgi almak isteyebilir.
Sonunda senelik iznimde muayenehaneye gittim. Haftaya bir randevu aldım. Sonra alt kata inip ameliyat için randevu alayım dedim. Danışmadaki kadın beni dinledi ve sonra bana garipçe baktı ve “randevuyu doktordan alacaksınız” dedi. Bana doktorun altı ay önce böyle söylediğini anlatmama rağmen kadın “biz anestezistiz, ameliyatı doktorunuz yapacak. Randevuyu ondan almalısınız” dedi yine. Açıklama bu açıdan bakınca mantıklı geldi ama peki bana aylar önce muayenehanede neden aksini söylemişlerdi? Muayenehaneye çıkıp bir de oradakilere sorayım dedim. Durumu anlattım ve kayıtlara baktılar. “Sadece kontrol gözüküyor sizde, doktor kontrolde ameliyat gerekip gerekmediğini söyler o zaman randevu alabilirsiniz” dediler. Son geldiğimde aynı insanlar çok farklı şeyler demişlerdi ama. Yoksa ben mi her şeyi yanlış hatırlıyordum? Ben bu düşüncelere dalmışken hemşirenin hayaş meyal “bir hafta filan önceden kan vereceksiniz. Değerlere göre doktor karar verir” dediğini duydum. Yeniden düşünmeye başladım. Bir hafta önce mi? Zaten randevum haftaya, yani bu hafta kan vermem lazım. On dakika önce diğer hemşire bana randevumla beraber bir kağıt daha vermişti, üzerinde kan verme saatleri yazıyordu. O sırada bakmamıştım ama randevu saatimde kan verme şansım olmayabilir bu durumda. Peki o hemşire neden bana bir hafta önce kan vermem gerektiğini söylemedi? Neyse daha fazla bir şeyleri yanlış anlamadan eve gideyim en iyisi.
Dün kan vermeye gittim. Sıra yoktu. Hemen beni içeri aldılar. Kan örneği alındı ve hemşire tamponu yapıştırdı ve buraya bastırın dedi. Diğer hemşire de kanı alan hemşireye “neden onu hemen dışarı atıyorsun ki?” diye sordu. Tipik bir yanlış anlama olmuştu. Kanı alan hemşire de “dışarı atmadım, tamponu bastırmasını söyledim” dedi. Artık benim kafam karışmıştı. İşim bitmişti ama gitmeli miydim kalmalı mıydım? Dört metrekarelik odada oturup bekledim ben de. Beş dakika sonra başka bir hemşire geldi ve “sizin işiniz bitmiş miydi?” diye sordu. İçimden “bilmem” dışımdan ise “evet” dedim. Giyinip kimseye bir şey sormadan çıktım eve gittim. Bakalım haftaya bir şey unutmuş muyum unutmamış mıyım öğrenirim heralde.