Günübirlik geziler (Jesuitenkirche)

1 Kasım resmi tatilinden de faydalanıp çevreyi gezeyim dedim. Google’da Mannheim’da görülebilecek yerleri arattım ve ilk sırada Jesuitenkirche çıktı. Sokakların arasında kalıyor olması biraz rahatsız ettiyse de gidip görmeye karar verdim. İstasyona oldukça yakın sayılır, yürüme onbeş dakika filan sürdü. Vardığım zaman gerçekten de fotoğraf çekebilmek için pek bir açıklık olmadığını gördüm.

Jesuitenkirche

Fotoğrafı çektiğim yeşilliğin hemen arkamda kalan tarafında da Schiller’in bir heykeli bulunmakta.

Friedrich Schiller

Kiliseye vardığımda içeri fotoğraf makinesiyle paldır küldür dalmadan önce kapıda asılı olan ayin takvimini kontrol ettim. Normalde ayinler sırasında fotoğraf ve film çekmek yasaktır ama ayine katılmak serbest. Ben geldikten kısa süre sonra kapıya dilencilerin de gelmesiyle ayinin fazla sürmeyeceğini düşünüp kapıda beklemeye başladım. Tabii ki profesyönel dilenciler önce para istemeye başladılar ve sonra da fotoğraflarını çekmemi istediler ama ikisine de hayır dedim.

Kilisenin temeli Karl Philipp zamanıdna atılmış
İnşaat Karl Theodor zamanında bitirilmiş
Kapınınğzerindeki figürler

Cizvitler tarafından kurulan bu kilise güneybatı Almanya’nın en önemli barok kiliselerinden biridir. Ayin bitip de içeri girdiğimde görüntü çok etkileyiciydi. Çok büyük bir kilise değildi ama çok renkli ve pencereler ve lambaların başarılı kullanımı sayesinde oldukça aydınlıktı.

Şimdi içeriden görüntülerle sizi biraz başbaşa bırakayım:

tepelerdeki işlemesiz pencerelerden epey ışık geliyor
Kilisenin duvarları bu tür tablolarla doluydu
ve tabii ki kilisenin olmazsa olmazı: Org

Dönüş yolunda barok sarayın önünden geçtim ama bakımda olduğundan açık değildi. İlkbaharda yeniden açılacakmış. O zaman orayı da gezeceğim.

Sağa ve sola doğru on yirmi kere daha bu büyüklükte bir yapı düşünün.

İstasyon’a döndükten sonra Mannheim’daki ikinci büyük kiliseyi internette tekrar aradım ama iki gün önce bulduğum, hatta daha önce bahçe kısmını gezdiğim bu kiliseyi bu sefer bulamadım. Bunun üzerine trene atlayıp bir sonraki hedefe doğru yola çıktım. Onu da başka bir yazıda anlatırım.

Bir yanıt yazın