Tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki, mezuniyet törenlerinde ellerindeki pankartlarla gönlümüzü fetheden ODTÜ’ye üniversite sınavıyla giriş kapıdan girişten daha kolay. İnanmayan deneyebilir. Araçla girişte eski öğrenciler kabul ediliyor. İçeri girmeye hakkı olanların birinci derece akrabaları da bu haktan faydalanabiliyor. Yani annem, babam ve çocuklarım da benimle beraber girebilir ama kardeşim giremez. Neyse, ben zaten ODTÜ öğrencisi, mezunu ya da çalışanı olmadığımdan bu konu beni ilgilendirmez.
Yok ya, nasıl ilgilendirmez? ODTÜ’ye neden herkes giremiyor diye google’da arama yaptım. Çıkan başlıklara göre benim girmemde bir engel olmaması lazımdı.
“Polis ODTÜ’ye giremiyor.”
“Erdoğan ODTÜ’ye giremiyor.”
Ama neredeyse giremeyecektim. Ha, o da ayrı bir olaydı. Görevli resmen “Giremezsiniz, yasak ama bu seferlik izin veriyorum” dedi. Uzun süre Almanya’da yaşayınca böyle buram buram uzak doğu felsefesi kokan cümleler beni anında çarpıyor. Yasak ama yasak değil. Hayır, acaba beyinde mantıksızlığa mantıksızlıkla karşılık vermeye programlı bölümler mi var ki, bir an arabadan inip yürüyerek içeri girmeyi düşündüm.
Görevlinin “Buyrun, geçin hocam” demesiyle elimi kapının kolundan geri çekip arkama yaslandım ve düşünmeye başladım. On saniye önce içeri almadığı ben birden hocası mı olmuştum? Üniversitedeyken biz de, yani öğrenciler, birbirimize hocam diye hitap ederdik ama öğrenci olmayanların bu şekilde konuştuğunu hatırlamıyorum. Tamam, çok iletişim canlısı bir insan değildim, hala da değilimdir ama mesela hiç çıkmadığım kütüphanede bana görevliler tarafından bir kere bile hocam denilmediğinden eminim. Yani emin olduğumu sanıyorum. ODTÜ bu işin doruğuymuş meğer. Kantin çalışanları herkese hocam diyor. Tamam, mantıklı. En azından doğu felsefesinde. Eczane çalışanları telefona “alo”, “efendim” diye değil, “hocam” diye cevap veriyor. Aklıma gelmişken, bu ODTÜ eczacıları hayatta bulmaca çözemez. Soldan sağa üç harfli, telefonda hitap sözü? – Yine yanlış soru sormuşlar. Demin doruk dedim ama test etmediğim ama merak ettiğim bir durum var. Öğretim görevlileri de acaba öğrencilere hocam mı diyor?
Neyse kapıdan içeri girerken, pasaport kuyruklarında “Şu Avrupalılar amma ayrımcı, bizi buraya yığıyor, kötü muamele, hede hödö yapıyorlar” diyenlerin acaba kaçı ODTÜlüdür diye düşünüyordum. Ha bu saçmalık sadece ODTÜ’de mi var? Tabii ki hayır. Ben üniversitede okurken böyle kontroller hiç yoktu. Sonra güney kampüs girişine güvenlik koydular, öğrenci kartı filan kontrol ediyorlardı. O kadar kötü bir şeydi ki kızıp mezun olduğumu çok iyi hatırlıyorum. Hatta daha sonra yıllarca ders aldığım binaların girişine de otomatik kartlı sistem taktılar diye hatırlıyorum ama bunlar benim okula dönüş kabus rüyalarım da olabilir. Bu tür kontroller yurtdışında da var mıdır bilmiyorum. Almanya’da birkaç tane üniversitede bulundum. Bunlarda da bırakın giriş kontrolünü, giriş diye bir yer yoktu. Tabii ki buna dayanarak bir genelleme yapmayacağım ama bence genelleme yapılacaksa girişin olmadığı şekilde yapılmalı.