Dün gece acayip bir kabus gördüm. Kabusun acayipliği, ilk kez beynimle üzerinde mutabakata vardığımız kuralların dışına çıkmamız oldu. Şöyle ki, eğer rüyada bir hayalet (tanıdık olması ya da olmaması önemli değil) görürsem kurallara göre donup kalmam, ses çıkaramamam lazım. Yapmaya hakkım olan tek şey uyanmaya çalışmak ki onu da bugüne kadar çok güzel uygulayabilmiştim. Bunun dışındaki kabuslarda (okula dönüş, bir yerlere yetişme vb) hareket ve bağırma hakkım da oluyor, değişmeyen tek şey istersem uyanabilmem.
Neyse, dün gece rüyamda yaklaşık yedi saat önce bitmiş ve iki gün önceden de katılmayacağımı bildirdiğim briç turnuvasına gitmek için hazırlanıyordum. Hazırlanmaktan kastım da giyecek bir şeyler aramak ve bu noktada heralde kadınlar beni çok iyi anlayacaktır, giyecek hiçbir şeyim yok. Yanlış hatırlamıyorsam kot pantolonumu arıyordum. Bulamamamın nedeni büyük ihtimalle pantolonumu teyzemlerin evinde aramamdı ama rüyada bu gibi ayrıntılara takılmak çok gereksiz bir uğraştır. Bir odadan çıkıp diğerine giriyordum, hatta belki de üzerimde bir pantolon vardı ama ben yine de deli gibi arıyordum. Beş trenine yetişebilirsem harika olacaktı, yarım saatten biraz fazla zamanım vardı. Salona girdiğimde masanın etrafında oturan, google’ın deyimiyle yaklaşık beş tane hayalet gördüm. Genç bir kadın hayaletine bakıyordum ve donmuş gibiydim. Diğer hayaletler kendi çevrelerinde hafif hareket ediyorlardı ama kadın hareketsizce sadece bana bakıyordu. Kabus şartları sağlandığına göre bağırmaya ya da kaçmaya çalışmam anlamsızdı. En iyisi uyanma prosedürünü başlatmak olacaktı. O an kırk yıldır yapmadığım bir şeyi yaptım ve elimde tuttuğum ve bugünlerde yatakta başucu kitabım olan Ali Nesin’in “Analiz I” kitabını masadaki kadına fırlattım. Tabii ki beklediğim gibi kitap kadının içinden geçip yere düştü. Neyse ki yırtılmadı, uyanabilirsem okumayı düşünüyordum. Bunun üzerine kadın da bana açılmış bir şemsiye fırlattı. Bu da yine beklediğim gibi benim içimden geçmeyip yere düştü. O ana kadar öğrenebildiğim şeyler, kadının hayalet olduğu ve şemsiyenin hayalet olmadığıydı. Aslında kadın normal olup kitap da hayalet olabilirdi ama rüya işte, mantıklı düşünemiyordum. Sonra hep beraber birbirimize bir şeyler fırlatmaya başladık. Birbirimizi anlıyor gibiydik. Pantolonumu aramada yardım etmelerini istedim ama bana atılan şeyler arasında giyilebilecek bir şey yoktu. Tabii ki bu arada beş trenini kaçırmıştım ve hemen çıkarsam beş buçuk trenine yetişme şansım vardı. Bu şansı çok ciddiye almıyordum, çünkü rüyamda bugüne kadar ne derse, ne sınava, ne uçağa ne de bir randevuma yetişebilmiştim. Diğer taraftan daha önce bir hayaletle iletişim de kurmamıştım. Şansımı denemeye karar verip üzerime bir şey giymeden dışarı fırladım.
İşe gelince bütün bunların bir kabus olduğundan emin olmak için dün gitmediğim turnuvanın sonuçlarına baktım. Sonuçlar hala yüklenmemişti. Umarım hepsi bir rüyaydı ve turnuvaya gitmedim.