Tipik bir pazar günü

Ümit: Baba, Heron metodunu biliyor musun?
Ben: Hayır.
Ümit: Biliyorsundur ya, belki adını bilmiyorsundur.
Ben: Nerede kullanılıyor?
Ümit: Matematikte, karekök hesaplamak için.
Ben: Bilmiyorum, anlat bakayım.
Ümit: İşte, önce karekökünü bulmak istediğimiz sayıyı alıyoruz. Örneğin 7. Sonra ilk tahminimizi yapıyoruz, mesela 1. Şimdi ikisini toplayıp ikiye bölüyoruz. Bir de 7’yi bu çıkan bölüme bölüyoruz. Sonra bu adımları tekrarlıyoruz. Üç dört adım sonra bulmuş oluyoruz.
Ben: Ha kolaymış.

… İki dakika sonra.

Ümit: Baba, şifrelemeyi biliyor musun?
Ben: Tabii ki.
Ümit: Çok ilginç gözüküyor.
Ben: İstersen şirketteki kitabımı getireyim, oradan her şeyi öğrenebilirsin.
Ümit: Kaç sayfa?
Ben: 800 kadar.
Ümit: Oldu o zaman.

… Üç dakika sonra.

Ümit: Oyun teorisi çok ilginçmiş. Biliyor muydun?
Ben: Elbette ilginçtir.
Ümit: Anlamadığım bir şey var ama.
Ben: Sor bakayım.
Ümit: Şimdi pay-off tablolarıyla deneme yapmak istiyorum ama bu tabloları nereden bulacağım?
Ben: Hmmm, bu çok kolay. Kağıt ve kalem alacaksın. Şöyle bir tablo çizeceksin ve içine rastgele sayılar koyup deneyeceksin.
Ümit: Anladım.

… Beş dakika sonra.

Ümit: Akşam programlama çalışabilir miyiz?
Ben: Ne programlamak istiyorsun?
Ümit: Uzaktan kumandalı araba. Java ile programlayalım. Bu arada ben de arabayı tasarlayayım.
Ben: Oğlum, şurada hazır robot araba var, bloklarla programlarız onu. Java’yla uğraşmaya gerek yok şimdi.
Ümit: Tamam.

… Yedi dakika sonra.

Ümit: İşte araba tasarımım şöyle olacak.
Ben: Göster bakalım.
Ümit: Düğmeye basınca pilden motora akım gelecek, tekerler dönecek. Sonra değişik komutlarla tekerler değişik şiddette dönecek böylece araba sağa sola dönebilecek.
Ben: Oğlum, demin bahsettiğim robot bu işleri yapıyor zaten ve şöminenin yanında kendisiyle oynamanızı bekliyor.
Ümit: Doğru.

… Onbir dakika sonra.

Ümit: Baba, Bir küreyi parçalara ayırıp birleştirdiğinde aynı büyüklükte iki küre yapılabildiğini biliyor muydun?
Ben: Elbette.
Ümit: Hmmmm.

… Onüç dakika sonra.

Ümit: Baba, sen bilmece seviyorsun, sana bir bilmece sorayım mı?
Ben: Sor tabii.
Ümit: Şu denklemi çözebilir misin?
Ben: Kolay soruymuş, çözemem. Ne denklemi bu?
Ümit: Aaaa bilmiyor musun? Eliptik eğriler hani. Taniyama-Shimura’yı da mı bilmiyorsun?
Ben: Kim o? Anime mi?
Ümit: Fermat var ya?
Ben: Hah, onu tanıyorum.
Ümit: İşte onun ispatıyla ilgili.
Ben: Anladım (tabii ki anlamadım).

Akşam.

Ben: Ümit, ödevlerini yaptın mı?
Ümit: Tarih ve resim ödevlerim var daha.
Ben: Bütün hafta sonu ne yaptın da bitmedi bu ödevler? Ha, tabii, Ishiguro filan.
Ümit: Taniyama-Shimura!
Ben: Her neyse. Peki ödevlerini bitir, diğer şeylere bakarız.
Ümit: Kumandayı versene, Grey’s Anatomy’yi açayım. Serkan! Dizi başlıyor.
Ben: Ödevlerini bitirsene önce.
Ümit: (Koltukta uzanmış, kucağında koca resim defteri) Yapıyorum işte.
Ben: Peki.

Bir yanıt yazın