Kendimi bildim bileli otodidaktik biriydim. Belki de yakın çevremde benim ilgilendiğim şeyleri bana öğretebilecek insanların olmaması nedeniyle bulduğum bir çözümdü. Bundan çok verim aldığımı söyleyemem ama bırakamadım da. Kendi kendime bir şey öğrenmenin zor kısımlarından biri kendi eksiğimi kolayca görememek. Yani neyi yapamadığımı görebiliyorum ama neden yapamadığımı bulmak kolay olmuyor. İyi bir öğretmenle bu sorunu çok kolay aşabilirdim aslında ama hiç yapmadım. Eskiden bu kaynaklar azdı, pahalıydı. Şimdi daha kolay bulunuyor ama iyisini seçmek kolay değil. Bu nedenle sanırım, hala kendi kendime öğrenmeye devam ediyorum.
Şimdi birçok şeyi internetten öğrenmek mümkün. Teoride yani. İnternette erişemeyeceğim bilgi yok gibi. Vikipedi gibi bir ansiklopedi var. Her ne kadar çocukken ansiklopedi okumayı seviyorduysam da Vikipedi beni bundan soğutmayı başardı. Arada ilgimi çeken ama uzmanı olmadığım bir konuda arama yaptığımda Vikipedi sayfasında verilen ilk cümlenin içinde geçen kelimelerin yarısını anlamadığım oluyor. Neyse ki linkleri takip ederek her bir kelimeyi öğrenmek mümkün ama dikkatim de dağılıyor bu arada. Nereden nereye geldiğimi bilemiyorum. Çocukken eğlenceliydi bu ama yaşlandıkça daha sabırsız oldum heralde. Vikipedi’de bir şey öğrenirken ecel gelirse diye korkuyorum belki de.
Yine de kısa, anlık bilgiler için, örneğin önemli birinin doğum tarihi, Vikipedi kullanmaya devam ediyorum. Daha geniş konular için Vikipedi’yi tamamen bıraktım ama. Bir ara online dersleri de denediğim oldu. Coursera, udemy gibi sitelerde dersler aldım. Çok azını bitirdim, kalanlara devam etmedim bile. Aslında bunları beğenmemek için çok ciddi bir sebebim var mı emin değilim ama sayfaların para kazanmak için ellerinden geleni yapmaya çalışması beni soğutmuş olabilir. Diğer taraftan videolarda konulardan basitçe, çoğunlukla çok basitçe bahsediyorlar. Aklıma takılan şeyleri de aslında derse katılan topluluğa ya da dersi verenlere sorabilirim ama bu da pek sevmediğim bir iştir. Bir de belli bir zaman planına uygun olarak öğrenmek bana uygun bir şey değil artık. Neden uygun olmadığına belki başka bir gün değinirim.
Son zamanlarda en çok kullandığım iki şey kitaplar ve youtube videoları. Eğer genel bir konuyu epey öğrenmek istiyorsam kitabı kullanıyorum. Bir sürü matematik kitabı buldum ve bana hitap edenleri tespit etmeye çalışıyorum. Bu oldukça zaman alan bir iş ama her kitap herkese uymuyor maalesef. Youtube videolarının güzel tarafı da bilgilerin görsel ve işitsel desteğinin iyi olması. Bir şeyi öğrenirken ne kadar çok duyu organı kullanılırsa o kadar iyi bence. Youtube’daki bazı üniversite ders videolarını takip etmek hoşuma gidiyor. Birçok kişi belgesel izler, ben ders videolarını seyrederim. Şu sıralar Yale üniversitesinden müzik teorisi dersine takıldım. Benim için oldukça yeterli bir video serisi.
Bir de son olarak podcast olayı ilgimi çekti. Arkadaşla işe gidip gelirken arabada onun dinlediği podcastleri dinleme fırsatı buldum ve hoşuma da gitti. Eğer işe gidip gelirken araba kullanıyor olsaydım kesin böyle bir şey denerdim ama tren yolculuklarında hala kitap okumayı tercih ediyorum.
Şimdi biraz matematik çalışıp eve gideyim. Bahçede yapacak tonla iş var hala.