Şirkette işlerin yine çok yoğun olduğu bir dönem. Özel müşterilerin acayip projelerini yetiştirmeye çalışıyoruz. Aslında yetişme şansı yok ama klasik yöntemlerle yetişmiş gibi göstereceğiz ve müşteri de bu oyunu oynayacak. Sonrasında bütün inisiyatif müşteride olacak ama. Neyse işte. Her günün dörtte biri şirket içi toplantılarla geçiyor. Bizim şef de işin yetişmeyeceğinin farkında olduğu için minimum iş yükü almak için uğraşıyor. Aynı zamanda bu projede beraber çalıştığımız diğer bölümü de çaktırmadan zor durumda bırakıyor. Nedense diğer bölümün ekibi de bu oyunu hala oynuyor. İki şefin de yazılım projesi yönetme metodlarını sevmiyorum nasıl olsa. Ne halimiz varsa görelim.
Bahçede artık tohum toplama dönemi başladı. Açmış çiçeklerin tohumlarını epey topladım. Açacak gibi duran bir iki çiçek daha var gibi ama ne olur bilinmez. Asıl dikkatle takip ettiğim şey ise bir karalahana üzerindeki iki adet lahana kelebeği tırtılı. Ani bir yağmur ya da kedi, kuş saldırısına uğramasınlar diye lahanayı mini bir serayla kapattım ve o bölgeyi doğal park ilan ettim. Umarım en az bir koza oluşur orada.
Bundan başka evde resim çalışmaları yavaş ama düzenli bir şekilde devam ediyor. Sonunda resim teknikleri için güzel kağıtlar bulabildiğimi sanıyorum. Sulu boya çalışmalarım için Hahnemühle Cornwall kullanmaya karar verdim. Boyayı güzel emiyor, ufak hataları düzeltmeye imkan veriyor ve de ucuz sayılır. Pastel boyalar için de biraz daha pahalı olan Pastel Mat kağıtlarını kullanmaya karar verdim. Özellikle soft pastel konusunda harika bir kağıt. Hataları bir fırça yardımıyla düzeltmeye imkan veren bir kağıt. Kesinlikle parasını hakediyor.
Şu sıralar yolunda gitmeyen tek şey kilo almam ve bir de hiç değişmeyen Serkan’ın tembelliği meselesi var. Serkan konusunda pes etmiş durumdayım. Mutlak bir pes etme değil ama kabullenmişlik diyeyim en iyisi. Bakalım bir çaba göstermeyi düşünecek mi?