Jesuitenkirche (Mannheim)

Bu cumartesi daha önce de ziyaret ettiğim Cizvitler adındaki bir katolik tarikatına ait bir kiliseye gittim. Bu kilisenin sevdiğim yanı diğer kilise ve katedrallere oranla çok daha aydınlık olmasıdır. Çok büyük bir kilise değil ama iç dekoru bence oldukça güzel. 18. yüzyılda yapılmış ve önemli Barok kiliselerinden biridir.

Kilisenin dışında bazı heykeller var.

İlk iki heykel dört ana erdemden (Bilgelik, adillik, ölçülülük ve cesaret) ikisi olmalı. En alttaki heykel de Fama, şöhret ve söylenti tanrısı.

Kapıdan girince görülen manzara bu işte. Sağdaki sütunun kenarında minberi görüyoruz. Minberin üzerinde bir elinde kılıç diğer elinde de kitap olan heykel de Aziz Paulus. Bu kilisede birçok tarihi katedralin aksine vitraylı camlar yok ama çok çeşitli duvar süslemeleri kullanılmış.

Bu da girişin hemen üzerindeki büyük org. Kilise’de daha küçük bir org da var.

Buradaki kubbe süslemesinde de IHS harflerinden meydana gelen bir motif görüyoruz. Bu motif Yunanca’da İsa’nın adının ilk üç harfinden (ΙΗΣΟΥΣ, Jesus) oluşturulmuş ve bir de haç işaretiyle süslenmiş. Bu tür motiflere Christogram deniyor.

Kubbe süslemeleri de burada:

Kilisede altı adet sunak vardı ama biri perdeyle örtülüydü. Sunakların her birinde bir resim ve üstlerinde de bir taş süsleme vardı. Ayrıca sunakların arkasında da incilden alıntı olduğunu düşündüğüm bazı sahnelerin resimleri vardı. Bu fotoğrafları yazı çok büyük olmasın diye instagram adresine yükledim.

https://www.instagram.com/p/C0rWCG_C9Hx/?utm_source=ig_web_copy_link&igshid=MzRlODBiNWFlZA==

https://www.instagram.com/p/C0rdVAMCVnq/?utm_source=ig_web_copy_link&igshid=MzRlODBiNWFlZA==

https://www.instagram.com/p/C0rp17CCV4d/?utm_source=ig_web_copy_link

Aşağıdaki linkteki resimlerde de kubbedeki köşebent fresklerini görebilirsiniz. Philipp Hieronymus Brinckmann tarafından resmedilmiş dünyanın dört kıtası. Ne yazık ki hangi resim hangi kıtayı temsil ediyor bilemiyorum.

https://www.instagram.com/p/C0rZ0xPCeXm/?utm_source=ig_web_copy_link&igshid=MzRlODBiNWFlZA==

Bu da yaklaşık yirmi metre yüksekliğinde olan büyük sunak. Aziz İgnatius ve Franz Xavier (bu tarikatın kurucularından) meleklerle beraber tasvir edilmiş.

Günübirlik geziler (Jesuitenkirche)

1 Kasım resmi tatilinden de faydalanıp çevreyi gezeyim dedim. Google’da Mannheim’da görülebilecek yerleri arattım ve ilk sırada Jesuitenkirche çıktı. Sokakların arasında kalıyor olması biraz rahatsız ettiyse de gidip görmeye karar verdim. İstasyona oldukça yakın sayılır, yürüme onbeş dakika filan sürdü. Vardığım zaman gerçekten de fotoğraf çekebilmek için pek bir açıklık olmadığını gördüm.

Jesuitenkirche

Fotoğrafı çektiğim yeşilliğin hemen arkamda kalan tarafında da Schiller’in bir heykeli bulunmakta.

Friedrich Schiller

Kiliseye vardığımda içeri fotoğraf makinesiyle paldır küldür dalmadan önce kapıda asılı olan ayin takvimini kontrol ettim. Normalde ayinler sırasında fotoğraf ve film çekmek yasaktır ama ayine katılmak serbest. Ben geldikten kısa süre sonra kapıya dilencilerin de gelmesiyle ayinin fazla sürmeyeceğini düşünüp kapıda beklemeye başladım. Tabii ki profesyönel dilenciler önce para istemeye başladılar ve sonra da fotoğraflarını çekmemi istediler ama ikisine de hayır dedim.

Kilisenin temeli Karl Philipp zamanıdna atılmış
İnşaat Karl Theodor zamanında bitirilmiş
Kapınınğzerindeki figürler

Cizvitler tarafından kurulan bu kilise güneybatı Almanya’nın en önemli barok kiliselerinden biridir. Ayin bitip de içeri girdiğimde görüntü çok etkileyiciydi. Çok büyük bir kilise değildi ama çok renkli ve pencereler ve lambaların başarılı kullanımı sayesinde oldukça aydınlıktı.

Şimdi içeriden görüntülerle sizi biraz başbaşa bırakayım:

tepelerdeki işlemesiz pencerelerden epey ışık geliyor
Kilisenin duvarları bu tür tablolarla doluydu
ve tabii ki kilisenin olmazsa olmazı: Org

Dönüş yolunda barok sarayın önünden geçtim ama bakımda olduğundan açık değildi. İlkbaharda yeniden açılacakmış. O zaman orayı da gezeceğim.

Sağa ve sola doğru on yirmi kere daha bu büyüklükte bir yapı düşünün.

İstasyon’a döndükten sonra Mannheim’daki ikinci büyük kiliseyi internette tekrar aradım ama iki gün önce bulduğum, hatta daha önce bahçe kısmını gezdiğim bu kiliseyi bu sefer bulamadım. Bunun üzerine trene atlayıp bir sonraki hedefe doğru yola çıktım. Onu da başka bir yazıda anlatırım.