Değişmeli gruplarla ilgili bir soru (Kendi kendime matematik)

Arada kendi kendime matematik çalıştığım oluyor. İlgimi çeken alanlardan biri de grup teorisi. Bu yazıda bu sorunun nasıl çözüldüğünü anlatmaktan çok kafamı karıştıran noktalarıyla ilgileneceğim. Bu karışıklıkların çoğu yanlış anladığım ya da eksik olan matematik temelimden kaynaklanıyor olabilir.

Soru şöyle: \(G \) grubu için şu özellik verilmiş olsun. Gruptaki her \(x,y,z\) elemanları için \(xy = zx\) ise \(y = z\) geçerlidir. Grubun değişmeli olduğunu ispatlayın.

İlk başta aklıma şöyle bir hareket geldi.

Değişmeli bir grup olması için her \(x \) ve \(y \) için \(xy = yx \) olması gerekiyor. Sorudaki ifadeyi kullanınca da bu sonuca hemen ulaşıyorum: \(xy = zx = yx \) demek ki değişmeli bir gruptur.

Peki bu ispat kendimi ikna ediyor muydu? Değişmeli grup olduğunu göstermek için her \(x \) ve \(y \) elemanları için \(x\cdot y = y \cdot x \) olduğunu göstermem lazım. Verilen özellik ise bana ilk bakışta bu şartı sağlayan bir z sayısının varlığını şart koşmuyor. O zaman soruya başka türlü yaklaşayım dedim.

\(x \cdot y \cdot x^{-1} = z \) diyelim. \(x \) ve \(y \) sayıları grup içinden herhangi iki eleman olsun. O zaman \(x^{-1} \) elemanı da grup içinde olmak zorundadır. Bu durumda grubun çarpma işlemine göre kapalı olmasından \(z \) elemanı da aynı grubun bir elemanıdır.

\(x \cdot y \cdot x^{-1} = z \)

\(x \cdot y \cdot x^{-1} \cdot x= z \cdot x \)

\(x \cdot y \cdot e = z \cdot x \)

\(x \cdot y = z \cdot x \)

Bu şekilde her durumda bu eşitliği sağlayacak bir z elemanının olacağını buldum. Her ne kadar bu fikir kafamda henüz tam oturmasa da bu sırada bir şey atladığımı sanmıyorum. Bu adımlar sırasında anladığım kadarıyla sadece bir ifadeyi hafifçe değiştirmiş oldum. Şimdi onu biraz toparlamaya çalışayım. Sorudaki özellikte herhangi x, y ve z elemanları için eşitlik doğruysa y ve z elemanları birbirine eşittir diyordu. Benim ulaştığım noktada ise bu özellikteki eşitliğin rastgele x ve y için hangi z elemanı için doğru olduğu da bulunuyor. Diğer bütün elemanlar için böyle bir eşitlik olamayacak ama bu da sorun değil çünkü varsayım kısmı yanlış ise bir şey kaybetmiş olmuyoruz.

Ulaştığım bu ara adımdan sonra y ve z elemanlarını eşitlediğim zaman yazının başında yaptığım gibi değişmeli grup özelliği hemen ortaya çıkmakta.

Acaba ne demek

Bu yazı serisinde bazı denklemlerin ne anlama geldiğine çeşitli açılardan bakmayı düşünüyorum. Bilim iddia edildiği kadar karmaşık değildir belki de.

Hadi o zaman aşağıdaki denklemle başlayalım.

\({n \choose k} = {n \choose {n-k}}\)

Evet bu denklem kombinatorik alanından geliyor. Bu gösterim \(n \) elemanlı bir kümenin \(k \) elemanlı alt küme sayısını ifade eder. Bu eşitliği lisede öğrenir ve binom açılımlarında sıklıkla kullanırız. Bu denkliği cebir ile göstermek kolaydır ve bunu yazının sonunda yapacağım. Bu yazıdaki asıl amacım ise bu eşitliğin ne demek olduğu üzerinde düşünmek.

Eşitliğin sol tarafı yukarıda da dediğim gibi \(n \) elemanlı bir kümenin \(k \) elemanlı alt kümelerinin sayısını veriyor. Sağ tarafı da yine bu \(n \) elemanlı kümenin \(n-k \) elemanlı alt kümelerinin sayısını veriyor.

\(n \) elemankı kümemizden her \(k \) elemanlı küme seçtiğimizde geriye seçmediğimiz (ya da dolaylı olarak seçtiğimiz) \(n-k \) eleman kalacaktır ve bu elemanlar da bir küme oluşturacaktır. Yani her \(k \) elemanlı bir altküme için yine \(n-k \) elemanlı bir altküme var. \(k \) elemanlı herhangi iki küme birbirinden farklı ise, yani ortak olmayan en az bir elemanları varsa o zaman bu altkümeler tarafından elde edilen \(n-k \) elemanlı altkümeler de birbirlerinden farklıdır. Bunu şöyle görebiliriz. Bu \(k \) elemanlı altkümelere \(A_{1} \) ve \(A_{2} \) diyelim. Bunların dolaylı olarak oluşturduğu \(n-k \) elemanlı altkümelere de \(B_{1} \) ve \(B_{2} \) diyelim. Şimdi \(a \) elemanı \(A_{1} \) altkümesinin bir elemanı olsun ama \(A_{2} \) altkümesinde bulunmasın. O zaman bu \(a \) elemanı \(B_{2} \) altkümesinde bulunacaktır ama \(B_{1} \) altkümesinde olmayacaktır. Bu nedenle \(B_{1} \) ve \(B_{2} \) altkümeleri de farklı olacaktır. Bu şekilde farklı her \(k \) elemanlı altküme için yine farklı bir \(n-k \) elemanlı bir altküme bulacağız. Demek ki \(n-k \) elemanlı altkümelerin sayısı en az \(k \) elemanlı altkümelerin sayısı kadar olacak.

Aynı küme için iki değişik altküme seçimi

Yukarıdaki şekilde üst tarafta büyük kümenin (toplam 8 elemanı var) 5 elemanlı bir \(A_{1}\) altkümesini seçtim. Bu kümede bir \(a \) elemanı var ve diğer önemsiz elemanları sadece noktalarla gösterdim. Bu \(a \) elemanı 8 elemanlı kümede bir tane olabileceğinden \(B_{1} \) kümesinde \(a \) elemanı yoktur. Şeklin altında da bu 8 elemanlı kümeden başka bir 5 elemanlı bir altküme seçtim ama bu altkümede \(a \) elemanı bulunmamakta. O zaman bu eleman seçmediğim \(B_{2} \) altkümesinde olmak zorunda. \(A_{1} \) ve \(A_{2} \) altkümeleri birbirlerinden farklı olacak şekilde seçilmişlerdi. Bu seçimler sonucunda elde ettiğimiz \(B_{1} \) ve \(B_{2} \) altkümeleri de birbirlerinden farklıdır, çünkü birinde (\(B_{2}\)) \(a \) elemanı varken diğerinde bu eleman yoktur.

Bu altküme seçiminin tersten de çalıştığını görebiliriz, yani \(n-k \) elemanlı bir altküme seçtiğimizde otomatik olarak kalan \(k \) elemanlı altkümeyi de seçmiş oluruz. O zaman bir önceki paragraftaki bütün çıkarımları \(k \) ile \(n-k \) değerlerinin yerlerini değiştirerek aynen kullanabiliriz. Böylece son cümleyi de \(k \) elemanlı altkümelerin sayısı en az \(n-k \) elemanlı kümelerin sayısı kadar olmalı sonucuna ulaşacağız. Bu iki son cümle önermelerinin aynı anda doğru olduğu tek durum \(k \) ve \(n-k \) elemanlı altkümelerin sayılarının eşit olması durumudur. 

Şimdi de biraz cebir yapalım ve aynı eşitliği gösterelim: 

\({n \choose k} = \frac{n!}{k!\cdot{(n-k)!}} \)                                 (Tanım)

\(=\frac{n!}{{(n-k)!}\cdot{k!}} \)                                         (Çarpmanın değişme özelliği)

\(= \frac{n!}{{(n-k)!}\cdot{(n-(n-k))!}} \)                           (\(n – (n – k) = n – n + k = k\))

\(={n \choose {n-k}}\)                                             (Tanım)

Çoktan seçmeli matematik soruları



Geçenlerde bir arkadaşım çocuğunun matematik dersi için yardım istedi. Yukarıdaki soruyu gönderdi. Çoktan seçmeli ödev sorularını sevmem, çünkü yanlış şeyleri ölçtüğünü düşünüyorum. Ayrıca çoktan seçmeli sınavlarda soru başına daha az süre verildiğinden daha o yaşta çocuklar bilgiyi kavramak ve kullanmaktan çok zaman yönetimi ve konuyla ilgisi olmayan daha başka sınav optimizasyonu yöntemlerini öğrenmeye başlıyor. Bu ek yük de çocuklar için fazladan stres yaratarak ölçüm sistemini yanıltıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bu durumda bence kaybeden sadece çocuklar ve çocukların geleceğine bel bağlamış sistem oluyor. Neyse işte, bunun bir ödev sorusu olduğunu sandım (LGS deneme sınavı sorusu olduğu sayfanın sağ üst köşesinde yazıyormuş) ve çözmeye başladım. Çözmeye başlarken elimdeki tek bilgi çocuğun 8. sınıfa gidiyor olmasıydı, yani çözümüm anlaşılır olmalıydı. Türkiye’deki müfredatın içeriği hakkında hiçbir bilgim olmadığından bizimkilerin 8. sınıftaki durumlarını düşünerek soruyu çözmeye karar verdim. Arkadaşım çözümü çocuğuna kolayca anlatabilsin diye olasılıkların hepsini tek tek yazıp, çizmek ve sonra çizgileri saymaya karar verdim. Tabii ki çizgileri saymak yerine basit çarpma işlemleri yapma yolunu seçtim.

Üçüncü adım sonunda 6 çizgi var. Dördüncü adımda her bir çizgiden ya iki ya üç çizgi çıkacağından adım sonundaki çizgi sayısı ya \(6\cdot{2}=12 \) ya da \(6\cdot{3}=18 \) olacak. Bu sayılar şıklardakilerden oldukça düşük olduğundan demek ki daha fazla adımlara ihtiyacımız olacak diye düşünerek işlemlere devam ettim.

Beşinci adım sonunda olası çizgi sayıları ise \(12\cdot{2}=24 \), \(12\cdot{3}=36 \) ya da \(18\cdot{3}=54 \) olacaktır.

Altıncı adım sonunda olası çizgi sayıları \(24\cdot{2}=48 \)latex, \(24\cdot{3}=72 \), \(36\cdot{3}=108 \) ve \(54\cdot{3}=162 \) olacaktır. Hala cevaplardan birisini bulamadım.

Yedinci adım sonunda olası çizgi sayılarına bakarsak: \(48\cdot{2}=96 \), \(48\cdot{3}=144 \), \(72\cdot{3}=216 \), \(108\cdot{3}=324 \) ve \(162\cdot{3}=486 \) sonuçlarını buluruz. Şıklardan hiçbirini bulamadım hala ve de her adımda çarpım adedi de artıyor, çünkü her adımda ya eski çarpımları ikiyle ya da üç ile çarptığımızdan her adım bir öncekinden daha fazla çarpım adedine sahip oluyor.

Sekizinci adım sonunda ise \(96\cdot{2}=192 \), \(96\cdot{3}=288 \), \(144\cdot{3}=432 \), \(216\cdot{3}=648 \), \(324\cdot{3}=972 \) ve \(486\cdot{3}=1458 \) sonuçlarını elde ederiz. Bu sefer şıklardan birini buldum. 648! Eğer sorunun tek bir doğru cevabı varsa bu olmalıydı.

Bu cevabı arkadaşa gönderdikten sonra düşünmeye başladım ama. Çocuğuna basitçe anlatabileceği oldukça uzun (zaman açısından da) bir çözüm önermiştim. Çözümü anlamak için çok az miktarda matematik (sadece tamsayıların çarpmasını) bilmek yeterliydi. Diğer taraftan o yaştaki hangi çocuk bir soru için bu kadar zaman harcar ki diye düşündüm. Benimkilerden sadece biri harcayabilirdi. Ondan da emin değildim. Ayrıca bu çözümde hemen hemen hiçbir matematik bilgisi de kullanmadım. İlk bakışta çocuk için öğretici hiçbir yanı yoktu yani. Bunun üzerine ben bu test sorusuyla karşılaşsaydım ne yapardım diye düşünmeye başladım.

Tabii ki şıklardan giderdim. Şıklardan gidebilmek için biraz daha fazla matematik bilgisi kullanmam gerekecekti ama. Soruya (ya da buraya kadar verdiğim çözüme) biraz dikkat edince 1 sayısıyla başlıyoruz ve her adımda bu sayıyı ya 2 ya da 3 ile çarpıyoruz. Yani bu işlemler ile elde ettiğimiz her sayının asal çarpanları 2’nin ve 3’ün kuvvetlerinden oluşmalı. Başka hiçbir asal sayı bulunmamalı, çünkü başka bir sayı kullanmadık. O zaman sırayla şıkları asal çarpanlarına ayıralım:

\(120 = 2\cdot{2\cdot{2\cdot{3\cdot{5}}}} \) Asal çarpanlarda 5 sayısı da olduğuna göre bu sayı doğru cevap olamaz.

\(252 = 2\cdot{2\cdot{3\cdot{3\cdot{7}}}} \) Asal çarpanlar arasında 7 sayısı olduğundan bu şık da doğru cevap olamaz.

\(336 = 2\cdot{2\cdot{2\cdot{2\cdot{3\cdot{7}}}}} \) Asal çarpanlar arasında 7 sayısı olduğundan bu şık da doğru olamaz. O zaman son şık kaldı demektir. Onu da deneyelim.

\(648 = 2\cdot{2\cdot{2\cdot{3\cdot{3\cdot{3\cdot{3}}}}}} \) Bu sayı gerçekten de sadece 2 ve 3 sayılarının çarpımından oluşuyor.

İlginç bir şekilde bu çoktan seçmeli soru şıklardan gidilince matematik açısından daha öğretici bir soru oluyor. Bu nedenle hoşuma gitti. Buradaki ders kitaplarında normal bir asal çarpanlara ayırma alıştırmasının yarısını dört şık halinde verip test sorusuna çevirmişler. Tabii ki alıştırma sorusunu çözmek daha kolaydır, çünkü çocuk o sorunun hangi ünitede olduğunu görüyor ve o bilgiyi hemen kullanıyor. Bir deneme sınavında bu bilgi öğrenciden saklanıyor. Burada küçük bir deneme de yaptım. Bu soruyu orta öğretimle ilişkilerini yıllar önce bitirmiş insanların olduğu bir gruba gönderdim. Orada da insanlar bu soruyu benim ilk çözümümde olduğu gibi deneme yanılmayla çözdüler. Acaba şıklardaki sayıları çok daha büyük seçseydim yine aynı yöntemi mi seçerlerdi? Bunu bilemiyorum. Belki de o zaman soruyu hiç çözmeyebilirlerdi.

Asal çarpanlara ayırma gerçekten de basit ve oldukça güçlü bir matematiksel yöntem ama bu yaştaki çocukların çoğunluğu bunu kavrayamıyor. Soyut yapısından ötürü bu aracın çok geniş kullanım alanlarını göremiyorlar. Bence müfredat sıkıştırması yüzünden bunlarla yeterince oynama şansı bulamıyorlar. Tabii bu kimin hatası ya da yanlış beklentisi bilemiyorum. Çocukların açısından bakarsak, onlarda bir konu bitince bu konuyla bir daha karşılaşmayacakları beklentisi var sanırım ama hiçbir dalda bunun böyle olduğunu sanmıyorum. Öğretmenler de çocukların boş zamanlarında bu konuları sürekli tekrar etmelerini bekliyor. Sanırım bu da uçuk bir beklenti. Bence en iyisi müfredatı boşvermek ve bu tür temellere daha uzun süre ağırlık vermek.


Basit vektör işlemleriyle ilgili bir oyun (Toplama)

Bu seferki test oyunumuz da vektör işlemleri üzerine. İlk olarak toplama işlemini ele aldım. Koordinat sisteminde verilen iki vektörün toplamını bulmaya dayalı bir oyun. Cevap, toplam vektörünün bitiş ucunu seçerek veriliyor, vektörün başlangıcı (0,0) noktası olarak kabul ediliyor.

Eğer verilen cevap doğruysa seçilen vektör yeşil renkle gösteriliyor, yanlışsa kırmızıyla. Bu durumda doğru cevap tabii ki yeşil bir vektörle gösteriliyor. Her doğru cevap 100 puan. Belki ileride doğru cevapla beraber toplanan vektörlerin oluşturduğu paralelkenarı da çizdirebilirim, ya da vektörlerden birini diğer vektörün ucuna kaydırıp toplamı gösterebilirim.

 

Oyun

 

Bir doğru denklemi bulma oyunu

Geçen yıl bir veli toplantısında bir velinin sorduğu şu soru beni hayretlere düşürmüştü:

– Çocuklar matematik çalışmak için ders kitabından başka nereden soru bulabilir? Ders kitabında çok az soru var.

Ders kitabında çocuğun öğrenmesi beklenen her fikir ya da yöntem için normalde en fazla on tane soru oluyor. Bunların da çoğu derste yapılıyor ya da ev ödevi olarak veriliyor. Sınava hazırlanmak için kitaptaki soruları çöz deyince de çocuklar genelde biz onları zaten yaptık diyorlar. Anlaşılan bu veli de böyle bir cevap almıştı ve daha başka soru kaynağı arıyordu. Oysa sonsuz sayıda sayı olduğuna göre yeni soru üretmek çocuk oyuncağıdır. Kitaptaki örnek sorular alınır ve değişik sayılarla sonsuz adet soru yapılır. Tabii ebeveynler bu iş için zaman harcamak istemez. Ne de olsa sorunun kolay çözülebilmesi için sayıları doğru seçmek biraz enerji gerektiren bir işlemdir.

Geçenlerde çocuklar eve gelince bana bir android uygulaması gösterdi. Verilen bir tamkare sayının kare kökünü bulmaya dayanan bir oyun. Nedense çocuklar bunu sevmişti. Ben de matematik soru üretme işini böyle denemeye karar verdim. İlk programımda x-y koordinat sisteminde verilen bir doğru grafiğinin y = mx + n şeklindeki denklemini seçeneklerden bulma şeklinde bir test oyunu yaptım. Her doğru cevaba 100 puan veriliyor. Bakalım çocukların ilgisini hiç çekecek mi?

Oyun

Bilim müzesi

2017’nın ziyaretçiler için açık son gününde çocuklarla Mannheim’daki teknik müzeye (Technoseum) gittik. Eskiden sadece dört temel sergiden (Dokuma, kağıt üretimi ve trenler ve bilimsel/teknik araç gereçler) oluşan müze yıllardır çocuklar ve çocuk kalanlar için fizik ve matematik bölümleriyle de geliştirilmiş. Fotoğraf makinemin ve telefonumun hafızalarını çabucak tükettiğim için her şeyi çekemedim ama etkileyici bulduğum parçaları bu yazıda toplamak istedim. Tarihi bilimsel araçlar için de ayrı bir yazı hazırlamayı düşünüyorum.

Önerilen plana göre gezimize en üst kattan başladık. Kartondan model inşa eden amcaların sergisine kısaca baktık.

Ardından ilk durağımız olan fizik deneylerine geldik. Girişte makara sistemlerinde hava atmaya kalkarken 20 kg’lık çuvalın çocuk oyuncağı olmadığını fark ettik.

İki adım sonra kesinlikle görmeyi planladığım vakumda serbest düşme deneyi vardı. Aşağıdaki videoda deney düzeneğini görebilirsiniz. Soldaki ölçü aleti tüp içindeki hava basıncını gösteriyor. Sağdaki kırmızı düğmeye basıldığında tüpteki hava yavaş yavaş boşaltılıyor ama tabii ki tam vakum oluşmuyor. Tüpün içinde vakumdan başka bir adet plastik top, bir de tüy var. Videonun ilk kısmında iki cisim de tüpün ortasına kadar aynı hızda düşüyorlar. Sonra tüy kenarlara çarpmaya başlıyor ve zaman kaybediyor. Sonra ben tüpü daha yavaş başlangıç konumuna getirmeye çalışıyorum ki top ilk anda haksız bir avantaj elde etmesin ama bunu da pek başaramıyorum. Belki bu deney düzeneği üzerinde biraz daha çalışılsa çok daha başarılı bir deney olabilir. En azından büyükler için, müzede bu deneye ilgi gösteren hiçbir çocuk görmedim.

 

 

Bundan sonra gittiğimiz deney istasyonu oldukça basit ve küçük çocuklar için bir o kadar da şaşırtıcı bir masaydı. Küçük çocuklar için uygun olmayan tek şey çevrilmesi gereken kısmın biraz güç istemesiydi. Bunun dışında bence sıvının rengi de güzel seçilmiş.

Bu masanın arkasındaki duvarda da zekice planlanmış bir dişli deney ortamı vardı. O dişlilerden sadece üç tanesi duvara sabitlenmiş durumdaydı, diğer hepsi mıknatısla tutturulmuştu, yani deneyi yapanlar bu dişlileri istediği yerlere koyabiliyordu. Bu sistemin tek zayıf tarafı, videoda da görüldüğü gibi büyük dişlilerin ağırlığı nedeniyle aşağıya kaymasıydı. Daha küçük ya da daha hafif dişlilerle bu deney istasyonu harika olabilirdi ki bu haliyle bile oldukça başarılıydı.

Daha sonra eylemsizlik momenti ile ilgili çok basit ama güzel bir deney vardı. Burada aynı ağırlıkta ve aynı ağırlık merkezine sahip iki silindir şeklinde cisim yuvarlanıyor ve hızlarının farkı gözlemlenebiliyor. Kütlesinin dağılımı kütle merkezine yakın olan silindir diğerinden daha hızlıydı. Videoda bu deneyi görebilirsiniz.

Ardından birçok doktorun masasını süsleyen bir oyuncağın büyük boyutlusuyla oynadık. Fiziğin simetri anlayışı gerçekten de çok güzel.

Işık ve aynalarla ilgili güzel bir deney istasyonu da vardı. Bir sıra lazer işaretçi ile paralel ışınlar yapılmış ve bu ışınların düz ve içbükey aynalardan yansımaları çok güzel izlenebiliyor. Bu deneyde aynalar cam yerine metal şeritlerden yapılmış ama lazer bu yüzeylerden de oldukça güzel yansıyor. Bir başka ilginç fikir de birbirine iplerle bağlı küçük aynalardan (bunlar gerçekten cam) oluşan bir şeritti. Esnek yapısı sayesinde çok değişik şekillerde aynalar düzenlenebiliyorlar ve çeşitli şekillerdeki aynaların aslında bu şekilde küçük aynaların toplamı şeklinde düşünülebileceği görülebiliyor. Tabii küçük çocukların bu tür yaklaştırmaları anlamaları pek kolay bir şey değil ama oldukça başarılı bulduğum deneylerden biriydi. Biz bu ayna şeridini içbükey ayna gibi dizip benzer bir yansıtma performansı sağlamaya çalıştık.

Döner tabla üzerinde yuvarlanan cisimler ise her yaştan ziyaretçinin ilgi odağıydı. Çocuklar rastgele oynarken büyükler artistik figürler sergilemekle meşguldü.

Daha sonra alt kattaki deney istasyonlarına geçtik. Burada konular daha çok hareket, elektrik ve manyetizmaydı. Ne yazık ki yanımdaki kartlar dolmak üzere olduğundan artık çok daha az çekim yapabildim. Bu katın en merak ettiğim deneyi tabii ki cayroskoplu çantaydı. Bu çantanın özelliği içinde sürekli dönen bir cayroskop olması. Çantayı elinize aldığınızda zaten bu dönme hareketini hissedilir bir titreşim şeklinde fark ediyorsunuz. Asıl sürpriz ise çantayla hareket etmeye, özellikle dönmeye başladığınızda ortaya çıkıyor. Çanta doğru durmuyor ve kafasına (fiziğe) göre hareket ediyor yani saat yönünün tersinde dönerken yukarı doğru kalkmaya çalışıyor. İzleyelim.

Performans olarak çok başarılı bulmasam da fikir olarak çok beğendiğim başka bir istasyon da mıknatıslar kısmıydı. Manyetik alan çizgilerini görmek (yönleriyle beraber) için çok sayıda küçük pusulalar kullanılmış. Bu düzeneği kurmanın ucuz bir yolunu bulursa ben de bir tane yapmak istiyorum. Müzede zayıf bulduğum şey mıknatıslardı ama onların da zayıf olması gerekiyordu aslında. Şöyle açıklayayım. Zayıf mıknatıslar ile oluşan alan küçük ve zayıf olduğundan pusulalarda çok net bir şey görülmüyordu (videoda). Güçlü bir mıknatısta bu alan çizgileri çok net görülebiliyor ama (aşağıdaki resimde olduğu gibi). Peki neden güçlü mıknatıslar alınmamıştı? Tabii ki güvenlik nedeniyle. Eğer videodaki ferrit mıknatıslar neodym gibi güçlü mıknatıslar olsaydı, mıknatıslar birbirlerini çok şiddetli çekeceğinden ziyaretçilerin ellerinin bu çarpmalar sonunda ciddi bir şekilde ezilme riski olacaktı.

Sadece fizik deneyleri yoktu tabii ki. En başta da belirttiğim gibi matematik oyunları da vardı. Bu bölümde iki şeyle ilgileniyordum. Biri toplumumuzun orucu ne bozar sorusundan sonra en çok ilgilendiği şey olan π’yi kaç alalım sorusuydu. Aşağıdaki videoda bunu yapmak için bir dairenin alanı ile bir paralelkenarın alanları yaklaşık olarak eşit alınıyor. Detaylara girmeye gerek yok heralde.

Diğer ilgilendiğim şey de tahtadan yapılmış hesap makineleriydi. Bir tanesinin videosunu çektim ama henüz nasıl işlem yaptığını çözemedim. Sanırım müzeye tekrar gitmem gerekecek.

En alt kattaki sergi salonunda ise daha çok çevreyle ve gelecekle ilgili istasyonlar vardı. Robotlar, doğada matematik, duyu organlarımız gibi konular işlenmişti. Burada ilgimi çeken şey ise bulut odasıydı. Çevremizdeki radyasyonu, evet radyoaktif ışımalar her yerde mevcut, görünür hale getiren bir araç. Parçacıklar bunun içinden geçerken aynı jet uçaklarının havada bıraktığı ize benzer izler bırakıyorlar. Kısa süre de olsa bu izler çıplak gözle görülebiliyor. Hatta ize bakıp parçacığın türü de söylenebiliyor ama ben bu kadarını beceremiyorum.

Son olarak da “The Ultimate Machine” turun bittiğini bildiriyor.

Çarpanları bulma

Serkan’a matematik dersinde yardım etmem gerekiyordu ve konu bir tam sayının bütün pozitif bölenlerini bulmaktı. Tabii ki 5. sınıfta aranan sayılar bu kadar karışık tanımlanmıyor henüz. Aradıkları şeye kısaca bölenler kümesi (Teilermenge) deniyor.

Örnek: 24 sayısının bölenler kümesi {1, 2, 3, 4, 6, 8, 12, 24}

Serkan’la ilk çalışmaya başladığımızda bölenler kümesinin bazı elemanları hep eksik kalıyordu. Serkan kafasına göre bir sırayla sayıları kafasında tek tek deniyordu ve tabii ki hangi sayıları denediğini unutuyordu. Ödevlerini kontrol ederken hep eksikler olduğunu söylediğimde de sinirleniyordu.

Bunun üzerine ilk iş olarak çözüm kümesinde kaç tane bölen olması gerektiğini hesaplayabileceği bir yöntem gösterdim. Bunun için sayıyı önce asal çarpanlarına ayırmak gerekiyor. Şansa asal sayıları derste işlemişlerdi. Bunun için verilen sayıyı 1 sayısına ulaşana kadar asal sayılara bölmek yeterli.

Örnek: \(\begin{tabular}{r|r}24&2\\12&2\\6&2\\3&3\\1&\end{tabular} \)

Sol sütundaki sayılar bölme işlemlerinin sonuçlarını, sağ sütundaki sayılar da soldaki sayıyı böldüğümüz asal sayıları gösteriyor. Sol sütunda 1 sayısına ulaştığımızda sağ sütun bize bu başta verilen sayıyı oluşturan asal sayıları verir. Bu işlemlerin sırasının sonuç açısından önemi yoktur ama en küçük asaldan en büyüğe doğru yapmak daha kolay olacaktır. Tabii ki Serkan da bölme işlemlerini (yani asal sayı seçimlerini) ilk başta karışık bir sırayla yapıyordu.

Sayıyı asal çarpanlarına ayırdığımıza göre verilen sayıyı artık bu asal sayıların çarpımı şeklinde yazabiliriz.

\(24 = 2 \cdot 2 \cdot 2 \cdot 3 = 2^3 \cdot 3^1 \)

Sayıyı asal sayıların kuvvetleri şeklinde yazabilmek bir sonraki adım için kolaylık sağlayacaktır ve Serkanlar kuvvetleri daha önce görmüştü. Eğer kuvvetler derste daha önce işlenmemişse daha başka yöntemler denenebilir. Örneğin Ümit bu konuyu daha önce öğrenmediğinden sayıyı kuvvetlerin çarpımı şeklinde yazmak yerine bir önceki adımda durmayı düşünüyorum. Belki Serkan’da da yeterli olabilirdi bu teknik ama aynı anda kuvvetleri de tekrar etmesini istiyordum. Yani şu kadarı da yeterli olabilir:

\(24 = 2 \cdot 2 \cdot 2 \cdot 3 \)

\(2\rightarrow 3 \)

\(3\rightarrow 1 \)

Asal sayıları sıraladıktan sonra her gruptaki elemanları saymak gerekecek. Yapılan işlem kuvvetlerle aynı olmasına rağmen kuvvet kavramını öğrenmeye gerek olmayacak.

Sayıyı oluştururken her asal sayıdan kaç tane kullandığımızı bulduktan sonra bu kuvvetlerin değerini bir artırıp birbirleriyle çarparsak o sayının kaç tane pozitif böleninin olduğunu buluruz. 24 için bu işlemi yapalım.

\((3+1) \cdot (1+1) = 8 \)

Kuvvetleri neden birer artırdığımızı Serkan’a anlatmadım ve kendisi de bunu merak etmedi. Bu işlemi kullanmaya başladıktan sonra biraz daha rahatlayacağımı düşünüyordum, çünkü artık kaç tane bölen bulması gerektiğini bilecekti. Yöntemi kullanmaya da başladı ama kısa süre sonra bir sonraki probleme geldik. Kaç tane bölenin eksik olduğunu biliyordu ama hangilerinin eksik olduğunu bulamıyordu.

Bu problemi çözmenin yolu da asal sayıları birbirleriyle sistemli bir şekilde çarpmak. Önce ona bütün asal çarpanları birbirleriyle çarpmasını söyledim ama bunu pek beceremedi, kendi başına da bir sistem bulamadı. Bunun üzerine yine bir teknik arayışına girdim. Kuvvetleri de bildiğinden şöyle bir notasyon denedim (24 için):

\(( 2^0 \hfill 2^1 \hfill 2^2 \hfill 2^3) (3^0 \hfill 3^1) = (1 \hfill 2 \hfill 4 \hfill 8)(1 \hfill 3) \)

Yani her bir asal sayı için bir parantez ve her parantezin içine sayıdaki o asal sayının kuvvetlerini sadece arada biraz boşluk bırakarak yazmak. Boşluktan daha iyi bir operatör bulamadım, ne kadar az yeni şeyle tanışırsa o kadar iyi diye düşündüm. Eğer sayıların kuvvetleri henüz öğrenilmemişse bu sayılar doğrudan çarpılabilir ve ilk olarak da 1 sayısı eklenir. Yukarıda bölenlerin sayısındaki artı bir işlemi de bu 1 sayısı yüzünden gelmekte. Bu parantezler hazırlandıktan sonra soldan başlayarak her sayı diğer parantezdeki sayılarla çarpılacak. Çıkan sonuçlar yeni bir parantez içine yazılacak. Dikkat edilecek şey, iki parantez çarpılırken işlem tek parantez ile sonuçlanmalı.

\((1\hfill{2}\hfill{4}\hfill{8})(1\hfill{3}) = ({1 \cdot 1} \hfill {1 \cdot 3} \hfill {2 \cdot 1} \hfill {2 \cdot 3} \hfill {4 \cdot 1} \hfill {4 \cdot 3} \hfill {8 \cdot 1} \hfill {8 \cdot 3}) \)

\(=(1\hfill{3}\hfill{2}\hfill{6}\hfill{4}\hfill{12}\hfill{8}\hfill{24}) \)

Her parantezdeki asal sayılar ve kuvvetleri farklı olduğundan çarpımlar sonucu elde edilen sayılar da farklı olacaktır. Bu adımlar parantez çiftleri arasında tek parantez kalana kadar sürdürüldüğünde elde ettiğimiz sayılar verilen sayının pozitif tam sayılar kümesini oluşturur.

Serkan bu yönteme de çabuk alıştı ya da ben alıştığını sandım. Bir gün soruyu bir sayı vererek değil de asal çarpanları vererek sordum. Serkan bu soruyu hiç yapamadı. İlk başta çok saçma gelen bu durumu anlamam uzun sürmedi. Serkan adımları tek tek yapabilmesine rağmen bölenleri hala deneme yanılma ile buluyordu ve asal çarpanlarına ayrılmış olmanın ne anlama geldiğini bilmiyordu. Bunu bilemeyince orijinal sayıyı bulamıyordu ve deneme yanılma yöntemine geçemiyordu. Heralde kendisine sunduğum teknikler onu ikna etmeyi becerememişti ve bu yüzden kendi yöntemine dönüş yapmıştı. Bunun üzerine ikna çalışmalarına başladım. Daha çok örnekle sistemin kendiliğinden çalıştığını göstermeye çalıştım. Bu sırada tabii ki sayılar ve asal çarpanları arasındaki ilişkiyi de biraz daha kurcaladık. Bunun ne anlama geldiğine değinmedik ama, sadece asal çarpanlardan asıl sayıyı tekrar elde ettik ve verilen bir sayıdan asal çarpanları bulduk. Bir süre sonra Serkan bölenler kümesini hemen hemen eksiksiz bulabiliyordu. Hala bulabilir mi bilmiyorum ama kısa bir antrenmanla bu teknikleri yeniden hatırlayacağına inanıyorum. Şimdi sıradaki sorun bu konuyu Ümit’e öğretmek. Ümitler derste asal sayıları yeni öğrendiği için kuvvetlerin kullanılmadığı tekniği denedik ve Ümit’in performansı şimdiden oldukça ümit verici gözüküyor.

Roma rakamları

Ümit ve Serkan ilkokul sonda orta okul seçerken ayrı okullara gitmek istediler. Seçtikleri okullar arasında temel farklar vardı. Ümit’in okulu Latince, Yunanca gibi eski diller ağırlıklı iken Serkan’ın okulu daha teknik ağırlıklı. Bunun dışında aynı derslerde ortak bir müfredat olacağını düşünüyordum ama yanılmışım. Aynı ders kitaplarını kullanmalarına rağmen konular iki okulda da çok farklı sıralarda işleniyordu. Ümit matematikte daha sene başında Roma rakamlarını öğrendi. Serkanlar bu sırada işlem önceliklerini görüyorlardı.

Ümit’le Roma rakamları konusunda üzerinde çalıştığımız problemler Roma rakamlarıyla yazılmış bir sayıyı onluk düzene çevirmek ve onluk düzende verilmiş bir sayıyı Roma rakamlarıyla yazmak türünde sorulardı. Kitapta yazan kuralları kullanarak çözmeyi denedik ve ilginç bir şekilde işe yaradı.

  • Daha yüksek değerli bir rakam daha düşük değerli bir rakamdan önce ise bu değerler toplanır: XI = X + I = 10 + 1 = 11
  • Daha düşük değerli bir rakam daha yüksek değerli bir rakamdan önce ise düşük değer yüksek değerden çıkarılır: CM = M – C = 1000 – 100 = 900

Kitapta yukarıdaki temel kuralların yanında şu kurallarda verilmiş:

  • Bir sayıda M, C, X, I yanyana en fazla üç kere bulunabilir.
  • Bir sayıda D, L, V birden fazla kullanılamaz. 
  • Verilen bir sayıyı Roma rakamları ile yazmaya çalışırken elimizdeki sayıyı sırayla şu sayıların toplamı şeklinde yazmalıyız: 1000, 900, 500, 400, 100, 90, 50, 40, 10, 9, 5, 4, 1.

Son kural için örnekler: 484 = 400 + 50 + 10 + 10 + 10 + 4 = CD + L + X + X + X + IV = CDLXXXIV   1299 = 1000 + 100 + 100 + 90 + 9 = M + C + C + XC + IX = MCCXCIX

Serkanlar aynı konuya geldiğinde bu kurallarla çalışmayı denedik ama olmadı. Örneğin 49 yazmak istediğimizde Serkan son kuralı kullanmak yerine IL (L – I = 50 – 1) gibi yöntemlere saplanıp kaldı. Bu tür sayıların yazılamayacağını gösteren kurallar koymayı denedim. Örneğin: I sadece V ve X rakamlarının solunda kullanılabilir. X sadece L ve C rakamlarının solunda kullanılabilir. C sadece D ve M rakamlarının solunda kullanılabilir.

Kurallar arttıkça Serkan daha çok zorlanmaya başladı. Belki de konsantrasyon sorunları yüzünden olmuyordu ya da kuralların önceliklerini tanımlamamış olmam sorun çıkarıyordu. Bunun üzerine başka bir yöntem aramaya başladım. Onluk düzende verilen bir sayıyı Roma rakamları ile yazmak için soldan sağa doğru tek tek basamaklar çevrilir ve bu işaretler birbirine eklenir. 1444 = 1000 + 400 + 40 + 4 = M + CD + XL + IV = MCDXLIV Bu durumda tabii ki her basamak için birden dokuza kadar sayıların nasıl yazılacağını bilmesi gerekiyordu ama bunu yine de denemeye karar verdim. 1-9: I, II, III, IV, V, VI, VII, VIII, IX 10-90: X, XX, XXX, XL, L, LX, LXX, LXXX, XC 100-900: C, CC, CCC, CD, D, DC, DCC, DCCC, CM 1000-3000: M, MM, MMM Bu tablonun oldukça düzenli olması da Serkan’ın bu yöntemi çabucak kavramasında yardımcı oldu. Kısa bir tekrardan sonra bütün sayıları hatasız çevirmeye başladı.

Roma rakamlarıyla verilmiş bir sayıyı onluk düzene çevirirken ikisi de pek sorun yaşamadı. Hatta bunun için özel bir kural kullandığımızı da hatırlamıyorum. Serkan’a bunu nasıl yaptığını sorduğumda yukarıda verilen kurallardan sonuncusunu kullandığını söyledi.

Serkan’ın kullandığı yöntemi bir de tablo yardımıyla açıklamaya çalışayım.

  • Roman rakamlarıyla verilen bir sayıyı onluk düzende yazmaya çalışırken elimizdeki sayınin rakamlarini soldan başlayarak aşağıdaki tabloya göre büyükten küçüğe doğru dönüştürmemiz lazım. Yani her adımda ya bir ya da iki rakamı çevireceğiz.
Roma rakamları onluk değer
M 1000
CM 900
D 500
CD 400
C 100
XC 90
L 50
XL 40
X 10
IX 9
V 5
IV 4
I 1

Örnek: MMCMLXXXIX

Tablodaki en büyük değerli sayı 1000, o zaman elimizdeki sayıda en solda M işareti var mı diye bakıyoruz ve bir tane var.

MMCMLXXXIX = M + MCMLXXXIX

Solda hala bir M olduğuna göre onu da sayıdan ayırabiliriz.

= M + M + CMLXXXIX

Şimdi solda bir adet C var ama tabloya göre C ile başlayan daha büyük bir sayıyı aramamız lazım, o da 900 (CM). Gerçekten de sayının solunda CM kombinasyonu bulunmakta.

= M + M + CM + LXXXIX

Tabloya göre L ile başlayan en büyük sayı 50 (L).

= M + M + CM + L + XXXIX

Yine tabloya göre X ile başlayan en büyük sayı 40 (XL) fakat sayımızın solunda bu kombinasyon yok. O zaman tabloda aramaya devam ediyoruz ve 10 (X) sayısını buluyoruz. Hatta bu işlemi iki kere daha yapabiliyoruz.

= M + M + CM + L + X + X + X + IX

Son olarak I ile başlayan en büyük sayı 9 (IX) ve bu kombinasyon sayımızda mevcut. Artık bütün işaretleri onluk düzene çevirebiliriz.

= 1000 + 1000 + 900 + 50 + 10 + 10 + 10 + 9 = 2989

 

Serkan’ın onluk düzende yazılmış sayıyı Roma rakamlarıyla yazarken kullanamadığı kuralı diğer yönde kullanıyor olması ilk başta garip geldi ama üzerinde durmadım. Çocuğun kullandığı yöntem doğru ve işe yarıyorsa iyidir bence. Bu yaştaki çocuklara herşeyin mantığını anlatmak pek işe yaramayacaktır. Ben Serkan’ın yaşındayken babam bana tek bilinmeyenli denklemleri anlatmaya çalışıyordu ve ben hiçbir şey anlamıyordum (x diye bir bilinmeyenin varlığını anlayamıyordum) ama bu matematik sorularını çözebilmemi engellemiyordu. Zamanla yeterli soyut düşünebilme becerisine ulaştım ve Serkan’ın da sadece zamana ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Benim görevim de, bu sırada çocukların kullanabileceği değişik yöntemleri onlara tanıtmak. Hepsini olmasa da bir kısmını kullanabileceklerdir ve belki bunları zamanla da anlayabilecekler.