Astroloji ve mantık

Geçenlerde yıllar sonra görüştüğüm bir arkadaşımın evindeydik. Neler yapıyorsun görüşmeyeli filan derken konu birden astrolojiye geldi. Arkadaşım astrolojiye merak salmış ama öyle tanıdığım kökten astrologlar gibi değil. E ben de zaten astrolojiye inanmam. O zaman eğlenceli bir muhabbet için her şey hazırdı.

Arkadaş: Dur senin yıldız haritanı çıkaralım, çok eğlenceli bak.

Ben: Çıkar bakalım, kaç gün sürer bu iş?

Arkadaş: Hemen çıkar, bu işi artık bilgisayar programları yapıyor. Astrologlar sadece yorum işine yoğunlaşıyor. Ben de ucundan öğreniyorum işte. Arkadaşlarımın yıldız haritalarını kaydediyorum. Hadi seninkini de yapalım. Doğum tarihini söyle!

Ben: Sekiz Eylül 1973.

Arkadaş: Demek başak burcusun.

Ben: Bu kadarını ben bile biliyorum. Yok mu başka bir şey?

Arkadaş: Harita için doğum yeri ve saati de lazım. Saatin tam olması lazım.

Ben: Yer kolay da koordinatları bilmiyorum. Trabzon desek yeter mi? Yoksa google’dan koordinatlara mı bakayım?

Arkadaş: Yeter, yeter. Programda her yer kayıtlı. O koordinatları kendi alır. Doğum saatini söyle hadi.

Ben: Doğum saatini anneme sormam lazım. (Tap tap tap. Umarım bunlar doğru dokunmatik ekran sesidir.) … 12 ile 14 arasıymış. Tam saat de kayıtlıymış da onu bulamamış henüz.

Arkadaş: Ortasını alalım. (Klik klik klik) Yükselenin yaymış. Hmmm ama bir sorun var. Doğum saatin yanlış olmalı.

Ben: Nasıl yani? Anneme sordum şimdi.

Arkadaş: Yükseleni yay olanların boyu çok uzun olurmuş. Senin boyun da gördüğün kadar işte. Demek ki yay olamazsın.

Ben: Mantıklı. Ne yapacağız o zaman? Eğlence bitti mi?

Arkadaş: Dur. Yaydan çıkmaya çalışalım şimdi. Varsayalım saat üçte doğdun. Yeni haritaya bakalım. Hah, yükselenin oğlak şimdi. Sor bakalım annene üç gibi doğmuş olabilir misin?

Ben: (Tap tap tap) Hahaha, annem, “tamam, üçtü” dedi ya. Anlaşılan şu an ne desek kabul edecek. Var mı anneme söylemek istediğin bir şey?

Ben: Dur, dur! İstanbul’dan gol haberi var galiba. Annem yazıyor. Evet, tam saat 16:25 imiş.

Arkadaş: Tamam! (Klik klik klik) Oğlakmış. Harita tamamdır. Şimdi senin …

Bundan sonrası açıkçası benim için beyaz gürültü fonunda bazı tanıdık kelimelerden ibaretti. Merkür, Güneş, hava, ateş, toprak filan. Yüzde elli civarında toprak çıktım. Somut bir şeyler üretiyormuşum galiba. Üç vakte kadar da benden bir halt olmazmış.

 

Bir yanıt yazın