Bu doktor maceralarım beni her zaman güldürmeyi başarıyor. Geçen hafta ürolog randevum vardı. Randevu zamanı geldiğinde muayenehaneye gelmiştim ama bencen önce iki kişi daha vardı. Beklemeye başladım. On dakika sonra sıra bana geldi. İçeri girdim ve hemşireye randevum olduğunu söyledim. Bana idrar tahlili için bir kap verdi. Tuvalete gittim. Tuvalet doluydu. Ben beklerken başka bir hasta geldi ve tuvaletin dolu olduğunu görünce kadınlar tuvaletine girdi. Birazdan erkekler tuvaleti boşaldı. İçeri girdim, kabı elime aldım ve işemeye başladım. Yani başlamak istedim. Birkaç damladan sonrası gelmedi. Bir beş on dakika daha boğuştum ama olmadı. Eser miktarda idrarla kabı geri götürmek de istemedim. Maazallah sırf bu örnek için özel vitrin yaptırıp üzerinde adımın yazılı olduğu bu kabı herkese sergileyebilirlerdi. Kabı tuvaletle laboratuar arasındaki kapağı açıp aradaki bölmeye koydum ve çıktım. Bu sırada hemşire de beni arıyormuş. Kısaca, kabı hemen hemen boş bir şekilde ara bölmeye koyduğumu söyledim ve o da “sorun değil” diyerek beni doktorun yanına gönderdi.
Doktor önce kan tahlili sonuçlarını anlattı. Değerler yine biraz yüksekmiş ama sorun değilmiş. Geçen seneki işlemlerin aynısını yaparız diyerek Ocak ayı için randevu verdi. Ardından bir şikayetimin olup olmadığını sordu. Ben de önce yok dedim ama sonra şikayetsiz gidersem doktora ayıp olur diye işerken hafif bir yanma var dedim. O da “idrar tahlili verdiniz nasıl olsa, orada bakarız” dedi. Ben de durumun düşündüğü gibi olmadığını anlattım. “Hallederiz” dedi. Sonra muayeneye geçti. Şimdi muayenenin detaylarına girmeyeceğim. Doktor yeterince girdi zaten. Ardından “her şey yolunda, Ocak’ta görüşürüz” dedi. “İdrar tahlili ne olacak?” diye sordum. O da “muayene ettim, sorun yok” dedi. İçimden “vay be, gavur ultrasonla yanmayı bile kontrol edebiliyor. Bir de idrar örneği verebilseydim neler neler bulurlardı acaba?” diyerek odadan çıktım.